@article{article_1648004, title={DİSPOZİTİF YAKLAŞIMLA İKİ SAVAŞ ROMANI: GARP CEPHESİNDE YENİ BİR ŞEY YOK VE SAVAŞ VE AÇLAR}, journal={International Journal of Filologia}, pages={39–54}, year={2025}, DOI={10.51540/ijof.1648004}, author={Seferoğlu, Emrah}, keywords={Savaş edebiyatı, Savaş ve Açlar, Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok}, abstract={Savaşlar, insanlık tarihinde büyük yıkımlara neden olan toplumsal olaylardır ve felaket senaryolarının gerçekleşmiş halini temsil eder. Bu süreçlerde, insan bedeni sadece istatistiksel verilere indirgenir, ölme ve öldürme eylemleri ise sıradanlaşır. Failin veya mağdurun kim olduğunun önemi kalmaksızın, savaşlar yitim, yıkım ve yok oluş temelinde şekillenir. Birinci Dünya Savaşı, yalnızca kazananlar ve kaybedenler boyutuyla değil, bireysel ve toplumsal düzeyde derin travmalara sebep olmasıyla da dikkat çeker. Alman ve Osmanlı İmparatorlukları, Birinci Dünya Savaşı’nda aynı tarafta yer almalarına rağmen savaş sonrasında kaybedenler arasında yer almıştır. Savaşa dair veriler, toplamda 39 milyon insanın hayatını kaybettiğini göstermektedir. İnsanlar kişisel kayıplarını aşmaya çalışırken toplumlar da yeniden inşa süreci içinde yeni bir düzene adapte olmaya uğraşır. Bu dönemin travmalarını ve etkilerini ise edebî eserler yansıtır. Bu bağlamda, Alman edebiyatından Erich Maria Remarque’ın Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (1929) ve Türk edebiyatında Hasan İzzettin Dinamo’nun Savaş ve Açlar (1968) romanları, savaşın herhangi bir millete üstünlük getirmediğini ve asıl kaybedenlerin sıradan, küçük insanlar olduğunu gösterir. Bu çalışmada, Alman ve Türk edebiyatındaki savaş deneyimlerine dispozitif yaklaşımlar karşılaştırmalı bir şekilde ele alınacaktır. İki farklı kültürde savaşın yarattığı gerçeklikler, edebî kurgu üzerinden incelenerek taraf olma ve savaşta bulunma kavramlarının nasıl yansıtıldığı ortaya konulacaktır.}, number={13}, publisher={İbrahim Halil TUĞLUK}