@article{article_1651924, title={Türk Romanında Sosyal Ve Sınıfsal Damgalamanın Kadın Özneleri: Cariyeler}, journal={Mukaddime}, volume={16}, pages={135–157}, year={2025}, DOI={10.19059/mukaddime.1651924}, author={Ataker Güneş, Buşra}, keywords={Türk Romanı, damgalama, sosyal eleştiri, toplumsal cinsiyet, cariyeler}, abstract={Dünya ölçeğinde yaşayan tüm bireylerin eşit olması gerektiği fikrini dumura uğratan ve toplumda sosyal hiyerarşiye zemin hazırlayan ön yargılar, kalıp yargılar ve ayrımcı yaklaşımlar; güçlünün zayıfa tahakküm etme isteği ile açıklanabilir. Çoğunluğun azınlığa ya da güçlünün zayıfa karşı üstünlüğü etki alanını dışlama, ötekileştirme, atıklaştırma, yok sayma ve damgalama olarak genişletir. Damgalama ve ötekileştirme bu bağlamda çeşitli argümanlardan beslenen bir zemine, bir merkeze yaslanır. Bu zemin ve merkez ideoloji, iktidar, cinsiyet, inanç, etnik kimlik, sosyal sınıf veya beden algısı gibi çok farklı alanlarda ortaya çıkabilir. Söz gelimi sosyal ve sınıfsal damgalama, güçlü bir iktidar ya da ideolojiyi arkasına alır. Sınıfsal damgalanma örneği olan cariyelik toplumda tahakküm edilen, sömürülen, nesneleştirilen grubu temsil eder. Ataerkil bir toplumda kadın kimliğinin nasıl konumlandığı kadın-erkek ilişkisi üzerinden de açıklanabilir. Toplumda kadın kimliğini değişik vesilelerle ezen ve sömüren erkeğin pek çok meselede üstün ve ayrıcalıklı olması sömüren-sömürülen ilişkisini ortaya koyar. Toplumsal, kültürel ve sosyal alanda büyük kırılmaların yaşandığı on dokuzuncu yüzyılda insan haklarının da gelişmesiyle toplumda sömürü nesnesi hâline gelen cariyelerin yaşam şartları sorgulanmaya başlar. Tanzimat Devri romanlarında değişim ve dönüşümün merkeze alındığı bu metinler aracılığıyla sosyal bir eleştirinin de gerçekleştirildiği görülmektedir. Kurgusal metinler aracılığıyla ortaya koyulan sosyal eleştiri ile toplumda ezilen sınıfı temsil eden cariyelerin hükmeden sınıf ya da efendileri konumunda olanlar tarafından nasıl damgalanıp ötekileştirildikleri göz önüne serilir. Ancak cariyeliğe karşı yazarların farklı bakış açıları ve ideolojileri cariyelerin bazı romanlarda damgalanmalarına vesile olurken; bazılarında ise yüceltilmelerini sağlar. Goffman’ın Damga eserinde ortaya koyduğu gibi damgalama mutlak ya da somut bir şey değildir, bakış açısıyla ilgili bir durumdur. Dolayısıyla yazarların yaslandığı ideoloji veya dünya görüşü aynı meselenin olumlu ve olumsuz bir atmosferde yansıtılmasına sebebiyet verir. Bu çalışmada damgalama kuramı bağlamında Sergüzeşt ve Felâtun Bey ile Rakım Efendi romanları değerlendirilecektir. Bu değerlendirme yapılırken; cariyeliği eleştiren ve tasvip eden yazarların farklı bakış açılarıyla kurguladıkları söz konusu romanlarda benzer şartları paylaşan cariyelerin nasıl damgalandıkları ve yüceltildikleri gösterilecektir.}, number={1}, publisher={Mardin Artuklu Üniversitesi}