@article{article_1652803, title={Bir Delâlet Türü Olarak İltizâm}, journal={Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi}, volume={27}, pages={439–462}, year={2025}, DOI={10.51553/bozifder.1652803}, author={Şahin, Enver}, keywords={Mantık, Delâlet, İltizâmî Delâlet, Vaz‘, Anlam}, abstract={Mantık, genel olarak bilinenlerden hareketle bilinmeyenin elde edilmesini sağlayan, kurallarına riayet edildiğinde insan zihnini hatadan emin kılan ve doğru ile yanlışı birbirinden ayırt etmeye yarayan sanat olarak tanımlanmaktadır. Genel hatlarıyla mantığın temel kuralları ve konuları, ilk öğretmen olarak kabul edilen Aristoteles’in (MÖ. 322) Organon külliyatı içerisinde belirlenir. Fakat zaman içerisinde Helenistik dönemdeki Aristoteles şarihleri ve Stoacılar bu konulara bazı ilaveler yapma gereği hissetmişlerdir. Aristoteles metinlerini anlama, yorumlama ve onlara bazı ilaveler yapma geleneği, Müslüman mantıkçılar tarafından yazılan eserlerde de devam ettirilmiştir. Başta tasavvur ve tasdik ayrımı, şartlı önermeler, bazı modalite türleri ve şartlı kıyaslar gibi Aristoteles mantığı içerisinde olmayan birçok konu, İslam dünyası içerisinde yetişen çeşitli mantıkçılar tarafından mantığa ilave edilmiştir. Mantığa ilave edilen konulardan biri de delâlet bahsidir. Delâlet bahsiyle birlikte dil meseleleri eş zamanlı olarak mantık içerisinde ele alınmıştır. Dil ve delâlet meselelerini derinlemesine incelemekle onlar, mantığı sadece bir düşünme aracı olarak değil, aynı zamanda dilin ve anlamın temellerini çözme aracı olarak da kullanmışlardır. Bu makale tasavvur mantığının temel konularından biri olan delâlet bahsi hakkındadır. Delâlet, genel olarak bir şeyin başka bir şey hakkında bilgi vermesi olarak tanımlanmakla beraber daha özel anlamıyla ise anlaşılmasıyla başka bir şeyin anlaşılmasını gerektiren şey olarak tarif edilmektedir. Delâlet, mantıkta lafız ile mana arasında bağlantıyı sağlayan bir araç olarak görülmektedir. Dil felsefesi, fıkıh usulü, belagat, beyân gibi birçok disiplin içerisinde farklı bağlamlarda yer alan delâlet konusu, İslam mantık geleneği içerisinde tasavvurat kısmındaki lafız bahislerine başlanmadan önce ele alınmaktadır. Delâlet konusunun ilk olarak İbn Sînâ (v. 1037) tarafından mantığa dâhil edildiği tahmin edilmektedir. Bu bölümlerde delâletin ne anlama geldiği, hangi kısımlara ayrıldığı ve bu kısımlar arasındaki ilişkilerin nasıl düzenlendiği üzerinde durulmaktadır. Bununla beraber İslam mantık tarihi içerisinde delâletin kısımlarına bazı itirazların yöneltildiği görülmektedir. Bu makalenin temel amacı öncelikle lafız, mana/anlam ve delâletin nasıl tanımlandığı, delâletin hangi kısımlara ayrıldığı, bu kısımların ne anlama geldiği üzerinde durmak, daha sonra mantıkçılar tarafından iltizâmî delâletin bir delâlet türü olarak kabul edilip edilmeyeceğine yönelik ileri sürülen bu itirazları dile getirmek, sonucunda ise bu itirazlara verilen cevapları tartışmaktır. İncelemede detaylı metin analizi metodu kullanılacak ve delâlet bahsinin zikredildiği literatürdeki kaynaklar birbiriyle mukayese edilecektir. Bu yapılırken geleneksel mantığın kurucu simaları Ebû Nasr el-Fârâbî (v. 950), İbn Sînâ, Gazzâlî (v. 1111), Fahreddin er-Râzî (v. 1210), Efdalüddin el-Hûnecî (v. 1248), Esîrüddin el-Ebherî (v. 1265) ve Necmüddin el-Kâtibî’nin (v. 1277) eserlerinden istifade edilecektir.}, number={27}, publisher={Yozgat Bozok Üniversitesi}