@article{article_1660878, title={Teveccüh ve Hâlidîlik’teki Uygulanan Örnekleri}, journal={İhya Uluslararası İslam Araştırmaları Dergisi}, volume={11}, pages={529–555}, year={2025}, DOI={10.69576/ihya.1660878}, author={Candaş, Hilal Barış}, keywords={Tasavvuf, Nakşibendîlik, Hâlidîlik, Teveccüh, Nazar}, abstract={Mürşidin, müridin rûhî yetkinliğini artırmak ve ona manevî feyz aktarmak amacıyla tüm manevî kuvvetiyle yönelmesi anlamına gelen teveccüh, çeşitli tarîkatlarda kullanılsa da özellikle Nakşibendiyye geleneğinde bir irşad yöntemi olarak öne çıkan ve müstesna bir yere sahip olan bir kavramdır. Klasik ve modern kaynaklarda teveccühün farklı tür ve vasıtalarına dair bilgiler yer almaktadır. Bu çalışmada, söz konusu türlere kısaca değinildikten sonra, Türkiye’de yakın dönemde irşad faaliyetlerinde bulunmuş üç Nakşibendî-Hâlidî şeyhin—Şeyh Mehmed Nuri Şemseddîn en-Nakşibendî (ö. 1864), Şeyh Abdurrahim Reyhan (ö. 1998) ve Şeyh Abdülbâkî el-Hüseynî (ö. 2023)—teveccühe dair tarif ve uygulamaları incelenmiştir. Ardından, tasavvuf literatüründe oldukça sınırlı şekilde ele alınan kadınlara teveccüh uygulamasının usûl ve âdâbına da yer verilmiştir. Bu çerçevede çalışma, iki temel soruya yanıt aramaktadır: (1) “Bir irşad usûlü olarak teveccüh ne tür şekillerde uygulanmaktadır?” ve (2) “Kadınlara teveccüh uygulanabilir mi, uygulanabiliyorsa hangi usûllere riayet edilmelidir?” Bu sorular etrafında yapılan çözümlemelerle teveccühün hem kavramsal çerçevesi hem de pratikteki yansımaları daha geniş bir bakış açısıyla ortaya konulmuştur. Çalışmanın sonucunda, mürşidin teveccüh tasarrufunun oldukça geniş bir çerçevede gerçekleşebileceği görülmektedir. Teveccüh uygulamaları, mürşidin müridin karşısında fiziksel olarak bulunarak gerçekleştirdiği alınların birbirine temas ettirilmesi, sırta dokunulması ve nefes üflenmesi gibi zâhirî biçimlerde olabildiği gibi, gıyabında hayal yoluyla da icra edilebilmektedir. Kadınlara yönelik teveccüh uygulamalarında ise şer’î kurallara riayet edilerek doğrudan ya da gıyabî yöntemlerin tercih edildiği anlaşılmaktadır.Çalışmanın neticesinde, öz itibariyle mürşidin tasarrufunun çok geniş bir eksende tahakkuk edebileceği anlaşılmaktadır. Teveccüh esnasında mürşidin yönelişinin, müridin karşısında fiziken bulunarak, 1) alın alına verme, 2) sırta vurma, 3) nefes üfürme gibi zâhiren belirli uygulamalarla gerçekleşebileceği gibi, gıyabında hayal üzerinden de gerçekleşebileceği, kadınlara uygulanan teveccühte ise, şer’i kurallar esas alınarak ya da gıyaben uygulanabileceği görülmektedir.}, number={2}, publisher={Mehmet Ayhan}