@article{article_1668309, title={TEKNO-EKOLOJİZM VE AFET VE GÖÇ YÖNETİMİ}, journal={Sosyoloji Dergisi}, pages={173–197}, year={2025}, DOI={10.59572/sosder.1668309}, author={Erbaş, Hayriye}, keywords={risk, afet, deprem, afet yönetimi, tekno-ekolojizm, Deprem ve Göç, Tekno-ekolojizm}, abstract={Her ne kadar ülkelerin gelişmişlik düzeyi ile ilgili gibi görünse de afetlerin öncesi, oluş anı ve sonrası süreçlere ilişkin uygulamalar özünde insana ve doğaya/çevreye verilen değerle ilişkili olarak biçimlenmektedir. Günümüzde bütün dünyada uygulanan makro-ekonomik politikalar insan ve doğa sömürüsünü derinleştirerek sermayenin önünü açarken afet riskini de arttırmaktadır. Bu anlamda riskin açığa çıkması ve açığa çıkan riskin afete dönüşmesi toplumsaldır. Doğal, kaçınılmaz olarak görülen afetlerin sonuçlarının en az zararla yaşanmasını sağlama ancak ve ancak doğa ve insan yaşamına değer verilen bir ortamda mümkündür. Bu anlamda istendiğinde bilim ve teknolojinin uygun biçimde kullanımı aracılığı ile risklerin ortaya çıkış olasılığı azaltılırken afetlerin insana ve bir bütün olarak çevreye olumsuz etkileri en aza indirilebilmektedir. Burada bilim ve teknolojinin nasıl ve ne amaçla kullanıldığına bağlı olarak risklerin arttırabileceği ya da azaltabileceği düşünülmekte ve bununda “tekno-ekolojizm” olarak adlandırılabilecek bir toplum tasarımı ile gerçekleşebileceği ileri sürülmektedir. Bir deprem ülkesi olarak insanın ve doğanın değerinin hiçe sayılarak gereken kurumsal önlem ve yapılanmaların olmaması ya da işletil(e)memesi, işyerlerinde, işletmelerde gereken iş güvenliği önlemlerinin alınmaması ve alınması için gereken denetimlerin olmaması ya da eksik olması afetleri felakete dönüştürebilmektedir. Ülkemizde her türden afet sonuçları itibarı ile sıklıkla “kader” ya da “kaza” olarak nitelendirilmektedir. Sel, deprem, maden göçüğü, heyelan, yangın gibi afetler çoğu zaman ihmaller nedeni ile büyük felakete dönüşerek toplumsal acılarla sonlanmakta ve sonrasında sadece yaşayanların acısı olarak kalarak toplumsal bellekte silinmektedir. Bireysel düzlemde alınacak önlemler önemli olsa da süreci asıl belirleyen yapısal düzlemdir. Bu anlamda afet önlemleri, kurumsal işleyişlerin kısa vadeli ve belli bir kesimin çıkarlarını öne çıkaran bir anlayıştan çok; bilim ve teknolojiye dayanan ve hem insanın hem de bir bütün olarak doğanın/çevrenin değerinin gözetilerek geleceğini önemseyen uzun vadeli etkili bir planlama gerektirmektedir. Bu yazıda 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş ve 20 Şubat Defne merkezli depremler sonrasında yaşananlar üzerinden bir afet ve göç yönetimi önerisi geliştirilmeye çalışılmıştır.}, number={49}, publisher={Ege Üniversitesi}