@article{article_1669549, title={Taberî ve Tabersî’de Nisâ Sûresi 24. Âyetin Yorumu Üzerinden Mut‘a ve Değerlendirmesi}, journal={Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi}, volume={12}, pages={875–897}, year={2025}, DOI={10.51702/esoguifd.1669549}, author={Gümüş, Sabahattin}, keywords={Tefsir, Taberî, Tabersî, Câmi‘u’l-Beyân, Mecma‘u’l-Beyân}, abstract={Mut‘a veya mut‘a nikâhı, İslam’ın erken dönemlerinde süreli karı koca ilişkisi yaşamak üzere yapılan bir anlaşmanın adıdır. Bunun neshedilip edilmediği konusunda Ehl-i Sünnet ve Şîa’nın Ca‘feriyye (İmâmiyye/İsnâaşeriyye) kolu arasında ihtilaf bulunmaktadır. Sünnîler, mut‘anın sonradan neshedildiğini savunurken, Ca‘ferîler bunun kıyamete kadar geçerli bir evlilik türü olduğunu kabul etmektedir. Her iki mezhep de görüşlerini rivâyetlerle desteklemektedir. Sünnî rivâyetlerde, cihad esnasında sahâbeye geçici izin verildiği öne çıkarken, Şiî-İmâmî rivâyetlerde mut‘anın teşvik edildiği ve bunu yapmak isteyenlere çeşitli kolaylıklar tanındığı görülmektedir. Ayrıca Nisâ sûresi 24. âyetinin mut‘aya delâlet edip etmediği de bu mezhepler arasında önemli bir tartışma konusudur. Bu çalışma, Sünnî müfessir Muhammed b. Cerîr et-Taberî (ö. 310/923) ile Şiî-İmâmî müfessir Emînüddîn et-Tabersî’nin (ö. 548/1154) ilgili âyetin mut‘aya delâlet edip etmediğine dair yorumlarını karşılaştırmalı bir yöntemle ayrıntılı analiz etmeyi ve değerlendirmeyi hedeflemektedir. Âyetin konuyla ilgili ve önceki çalışmalarda ihmal edilen yönünü öne çıkarmayı da amaçlamaktadır. Kur’an’ın bütünlük perspektifi göz önünde bulundurularak, bu âyetteki vurgulanması gereken kelimelerin, etimolojik ve i‘câzî boyutları derinlemesine ele alınması ile âyete eklenen aşağıda gelecek olan ifadenin bir kıraat farkı olmadığının savunulması, bu çalışmanın odaklandığı ihmal edilmiş bazı hususlardır. İnceleme, Taberî’nin Câmi‘u’l-beyân ve Tabersî’nin Mecma‘u’l-beyân adlı tefsir eserleriyle sınırlandırılmıştır. Değerlendirmede ilgili âyetin sürekli evliliği mi yoksa mut‘ayı mı ifade ettiğini belirlemek amacıyla, âyetin Kur’an’daki mehir konusu ekseninde ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerektiğine vurgu yapılmıştır. Ayrıca Kur’an’ın i‘câzı doğrultusunda âyette kullanılan kelimelerin anlam incelikleri ve bağlamsal hassasiyetin dikkate alınmasının önemi özellikle vurgulanmıştır. Bu iki noktadan hareketle, âyetin sürekli evliliği ifade ettiğinin açık bir şekilde anlaşılabilir olduğu tespit edilmiştir. Buna göre Kur’an’da mehrin evlilik bağının bir gereği ve kadının meşru bir hakkı olmasına farklı âyetlerde işaret edilmiştir. Bu bağlamda, Bakara sûresinin 229, 236 ve 237. âyetleri, Nisâ sûresinin 4, 20 ve 25. âyetleri, Mâide sûresinin 5. âyeti ve Mümtehine sûresinin 10. âyeti konuyla ilişkili olarak zikredilebilir. Kur’an’ın anlatım üslubunun önemli bir özelliği olan anlamların tekrarı göz önüne alındığında, mut‘aya delil teşkil ettiği iddia edilen söz konusu âyetin, mehir ve evlilik bağlamında ele alınan bu âyetler ile aynı kategoride değerlendirilmesinin daha tutarlı bir yaklaşım olacağı anlaşılmıştır. Dolayısıyla söz konusu âyette mut‘aya doğrudan veya dolaylı bir atıf bulunduğunu ileri sürmek, Kur’an’ın genel bağlamı ve anlatım yöntemleri açısından isabetli bir çıkarım olarak görünmemektedir. Kur’an’ın söz diziminde kelimeler, bağlama en uygun şekilde yerleştirilmiş olup, bu özellik onun i‘câz yönünün belirgin bir niteliğidir. Nisâ sûresi 24. âyetinde geçen اسْتَمْتَعْتُمْ fiili ve أُجور kelimesinin dikkatle seçildiği görülmektedir. اسْتَمْتَعْتُمْ, evlilik yoluyla uzun süreli bir faydalanma sürecine, أُجور ise bu sürecin doğal sonucu olarak mehrin verilmesi gerektiğine işaret etmektedir. Aynı şekilde فَرِيضَة kelimesi Bakara sûresi 236-237. âyetlerinde, mehrin belirlenmiş olmasını vurgulamak için kullanılırken Nisâ sûresi 4. âyette geçen صَدُقات kelimesi, mehrin güçlü bir hak olduğunu ve eksiksiz verilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu kelimelerin bağlama uygun seçilmesi, mehir konusunun tutarlı bir sistem içinde ele alındığını göstermektedir. Yapılan etimolojik tahlil, Kur’an’daki dil inceliklerinin âyetin sürekli evliliğe delâlet ettiğini desteklediği yönde bir delil sunmaktadır. Bu bağlamda, ilgili âyete ek olarak getirilen إلى أجل مسمى ifadesinin ise bazı sahâbîlerin şahsî mushaflarına tefsir amacıyla eklendiği, ancak sonraki nesillerin bunu kıraat farklılığı olarak değerlendirdiği sonucuna varılmıştır.}, number={2}, publisher={Eskişehir Osmangazi Üniversitesi}, organization={Bu araştırmayı desteklemek için dış fon kullanılmamıştır.}