@article{article_1679864, title={İsveç’te Sağ Siyasetin Tarihsel Sosyolojik Analizi: Demokrasi Karşıtlığından Kitle Partilerine}, journal={Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Dergisi}, volume={13}, pages={110–134}, year={2025}, DOI={10.14782/marmarasbd.1679864}, author={Yaman, Furkan}, keywords={Tarihsel Sosyoloji, İsveç Sağı, Sosyal Demokrasi, Eleştirel Realizm, Hegemonik Eklemlenme Teorisi}, abstract={Bu makale, İsveç sağının dönüşümünü tarihsel sosyolojik bir bakış açısıyla incelemektedir. Longue durée tarihsel analiz yöntemiyle, 19. yüzyıldan 2000’lere kadar İsveç sağının siyasal, ideolojik ve toplumsal değişimleri detaylı bir şekilde analiz edilmiştir. İlk kritik dönüm noktası 19. yüzyıldaki hızlı kapitalistleşme sürecidir. Çünkü bu süreçte siyasal ve sosyal yapı tamamen altüst olmuş, yeni sınıflar ortaya çıkmıştır. İkinci eşik, Soğuk Savaş dönemi ve İsveç’in siyasî yapısındaki büyük değişikliktir. Bu dönemde sağ partiler, demokrasiye geçişin etkisiyle ideolojilerini daha demokratik bir çizgiye çekmeye çalışmışlardır. Üçüncü önemli aşama ise 1970 sonrası neoliberal politikalar ve ekonomik durgunluktur. 1973 Petrol Krizi’nin ardından refah devleti sürdürülebilir olmaktan çıkmış, 1976 seçimlerinde 44 yıllık Sosyal Demokrat iktidar devrilmiştir. Ancak, İsveç Sosyal Demokrat Partisi (SAP)’nin toplumsal ve siyasal alandaki hegemonik konumu tamamen yok olmamıştır. Bu makalede sağın hegemonik konuma geçememesinin bir patika bağımlılığına yol açtığı ve bunun beklenmedik sonucunun radikal sağın yükselmesi olduğu iddia edilmektedir. İlgili dönemleri incelemek için makale teorik olarak iki yaklaşımdan istifade etmektedir. İlki, Roy Bhaskar’ın Dönüşümsel Toplumsal Eylem Modeli’dir. Bu model, İsveç’te faillerin toplumsal yapılarla nasıl etkileşime geçtiğini açıklamakta kullanılmıştır ki İsveç sağı faillerden biridir. İkincisi, Ernesto Laclau ve Chantal Mouffe’un hegemonik eklemlenme teorisidir. İsveç’te radikal sağın yükselişiyle sonuçlanan patikanın başlangıcı olan 1976 seçimleri bu teorik yaklaşımla incelenmektedir. Makalede, İsveç sağının bu teoriye uygun biçimde eklemlendiği saptanmıştır. Ancak İsveç örneğinden yola çıkarak hegemonik eklemlenme teorisinin birtakım kusurları olduğu düşünülmektedir. Bu teorinin sınıfsal gerilimleri göz ardı eden tutumunun ve yapı-aktör ikiliğini tanımamasının, teorinin zayıf noktası olduğu iddia edilmektedir. Nitekim İsveç sağı belirli bir dönemde eklemlenmesine rağmen içinde barındırdığı sınıfsal gerilimler yüzünden SAP’nin hegemonyasının yerini alamamıştır.}, number={Özel Sayı}, publisher={Marmara Üniversitesi}