@article{article_1680626, title={Kesinlikten Müphemliğe: Ahlakın Sınırlarında Dolaşmak}, journal={Tetkik}, pages={285–304}, year={2025}, DOI={10.55709/tetkik.1680626}, author={Kılıç, Emrullah}, keywords={Felsefe, Ahlak, Değer, Motivasyon, Kesinlik, Müphemlik}, abstract={Ahlak üzerine konuşmak ya da yazmak, sınırların belirlenmesine dayanan karmaşık ve çok boyutlu bir eylemdir çünkü herhangi bir söylem ancak sınırları çizildiğinde anlam kazanabilir ve tutarlı hale gelir. Zihni belirli sınırlar içinde tutmak hem insan hem de nesnelerin tanımı açısından aşılması güç engeller oluşturabileceği gibi, eleştirel düşünmenin temel koşullarından biridir. Ahlaki bağlamda eleştirel düşünme, metafiziksel ve rasyonel aklın deneyimle bütünleşmesi ile nesnel ve öznel sınırların dengeli ve bütüncül değerlendirilmesi aracılığıyla mümkündür. Bu bağlamda, ahlaki alan, metafiziğin, aklın, duyguların, arzuların ve ödevlerin birlikte işlevsel olduğu dinamik ve sürekli bir durum olarak ele alınmalıdır. Bununla birlikte, günümüzde ahlaki hayatın doğası gereği değişim ve dönüşüme açık olduğu ancak bu süreçlerin karmaşıklığı ve sürekliliğinin göz önünde tutulması önem arz etmektedir. Bu çalışma, karşılaştırmalı yöntemle ahlaki düşünmenin doğasını hem teorik hem pratik boyutlarıyla inceleyerek rasyonalite, muğlaklık, kavramsal ayrımlar, ahlaki motivasyonlar ve kriz dinamikleri üzerinden kapsamlı bir analiz sunmayı amaçlamaktadır. Çalışmanın kapsamı, ahlakın sınırları ve bu sınırlar arasındaki karmaşık ilişkilerle sınırlı olup; eleştirel düşünme süreçleri ve ahlaki düzenin krizler karşısındaki sürekliliği üzerinde özellikle odaklanmaktadır. Çalışma iki temel bulguya ulaşmıştır: Birincisi, ahlaki düzenin karşıtlıklar arasındaki gerilimleri azaltarak ahenk ve organizasyon talebini karşılayabileceğidir. İkincisi ise kesinlik temelli ve mutlak bir ahlak inşasının günümüz koşullarında mümkün görünmediğidir. Kesinlik arayışından kaynaklanan güvenlik ihtiyacı, muğlaklığın sunduğu esneklik ve çoğulculukla dengelendiğinde, ahlaki yapı daha sağlam, işlevsel ve dinamik bir form kazanabilir. Böylece ahlak, katı sınırlar ve kesinlik arayışından ziyade, deneyimlerimizle de birlikte belirlenen bir yapıya dönüşerek, çağımızın etik krizlerine daha etkili yanıtlar verebilir. Sonuç olarak kesinlik ile muğlaklık arasındaki diyalektik denge, ahlaki duyarlılıkların gelişiminin temel unsurlarından biri olarak ortaya çıkmaktadır.}, number={8}, publisher={Oku Okut Derneği}