@article{article_1689149, title={REAGAN DOKTRİNİ VE DÜŞÜK YOĞUNLUKLU ÇATIŞMALAR: KOMÜNİZME KARŞI MÜCADELENİN İNSANİ VE JEOPOLİTİK BEDELLERİ}, journal={Akademik Tarih ve Araştırmalar Dergisi}, volume={8}, pages={8–43}, year={2025}, author={Arslan, Lütfi}, keywords={Asimetrik Savaş, CIA, Düşük Yoğunluklu Çatışma, Kontralar, Reagan Doktrini, Soğuk Savaş}, abstract={Reagan Doktrini, 1980’lerde ABD’nin Soğuk Savaş Dönemi’nde komünizmin yayılmasını engellemek amacıyla benimsediği bir dış politika stratejisidir. Yeni muhafazakâr aktörler tarafından şekillendirilen bu yaklaşımda yoğunluğu azaltılmış çatışma yöntemleri kullanılmış ve demokratikleştirme söylemi ön planda tutulmuştur. “Düşük yoğunluklu çatışmalar (DYÇ)” aracılığıyla komünist rejimlere karşı direniş hareketlerini desteklemeyi hedeflemiştir. Bu makale, doktrinin “Nikaragua, Angola, Afganistan ve Kamboçya” gibi bölgelerde yarattığı küresel etkileri analiz ederek, DYÇ’lerin uluslararası güvenlik ve insani krizler üzerindeki uzun vadeli sonuçlarını incelemektedir. Reagan Doktrininin en tartışmalı uygulamalarından biri, Nikaragua’daki “Kontralar” gibi insan hakları ihlalleriyle suçlanan gruplara verilen askerî ve mali destek olmuştur. ABD’nin bu grupları “özgürlük savaşçıları” olarak tanımlamasına rağmen, sivil katliamlar, uyuşturucu ticareti ve terör eylemleri, doktrinin etik çelişkilerini ortaya koymuştur. Benzer şekilde, Angola’da “UNITA”ya ve Afganistan’da mücahitlere sağlanan yardımlar, bölgesel istikrarsızlığı derinleştirirken, “El-Kaide” gibi radikal örgütlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Nitel araştırma yöntemi ile yapılan bu araştırmada Bu çalışmada, Reagan Doktrini’nin (1981-1989) çok yönlü etkileri incelenerek, hem Sovyetler Birliği’ne karşı başarılı bir strateji hem de kalıcı jeopolitik istikrarsızlık kaynağı olarak ikili mirasının analiz edilmesi amaçlanmıştır. Veriler doküman analizi ile toplanıp değerlendirilmiştir. Uygulama sürecinde doktrinin düşük yoğunluklu demokrasiyle sonuçlandığı, uluslararası koşullar ve ulusal çıkarlar doğrultusunda komünist rejimlere karşı mücadele eden hükümet dışı gruplara destek verildiği, CIA’in gizli operasyonları ve Kongre yasaklarını aşma çabalarının ABD’nin hukuk dışı müdahale stratejilerini normalleştirdiği sonucuna varılmıştır. Sonuç olarak, Reagan Doktrini, kısa vadede SSCB-Sovyet etkisini kırmada başarılı olsa da DYÇ’ler yoluyla tetiklenen şiddet sarmalı, insani krizler ve radikalleşme, günümüz uluslararası çatışma dinamiklerini şekillendirmeye devam etmektedir. Sovyetlerin geriletilmesindeki nicel başarı ölçütleri, doktrinin tetiklediği insani felaketlerin ve uzun vadeli güvenlik tehditlerinin boyutlarıyla karşılaştırıldığında, bu çalışma Soğuk Savaş sonrası dünya düzeninin bedelini anlamak için kritik bir çerçeve sunmaktadır.}, number={13}, publisher={Mehmet ÇELİK}, organization={YOK}