@article{article_1696568, title={TÜRKİYE’DE GIDA İSRAFI: DEĞER REJİMLERİ VE MÜDAHALE SORUNLARI}, journal={Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi}, volume={13}, pages={287–303}, year={2025}, DOI={10.33692/avrasyad.1696568}, author={Yalçınkaya, Merve}, keywords={Türkiye’de gıda israfı, gıda israfı rejimi, atık yönetimi, hane içi tüketim pratikleri, israfın kültürel ve sembolik temsilleri}, abstract={Bu çalışma, Türkiye’de gıda israfını yönetişim mekanizmaları, kültürel temsiller ve gündelik pratiklerin iç içe geçtiği çok katmanlı bir toplumsal rejim olarak ele almaktadır. Gille’in “gıda israfı rejimi” kavramsallaştırması ile Campbell, Evans ve Murcott’un “ölçülebilirlik”, “kemer sıkma” ve “yenilebilirlik” eksenlerine dayanan kuramsal çerçeve aracılığıyla, israfın nasıl kurumsallaştığı, ahlaki olarak nasıl çerçevelendiği ve gündelik yaşamda nasıl sürdürüldüğü incelenmektedir. Araştırmanın temel amacı, Türkiye’de gıda israfına ilişkin kurumsal yapıların, kültürel temsillerin ve gündelik yaşam pratiklerinin nasıl bir israf rejimi ortaya koyduğunu çok boyutlu biçimde incelemektir. Bu amaç doğrultusunda, kamusal politika belgeleri, kampanyalar, medya söylemleri ve saha araştırmalarına dayalı veriler incelenmiştir. Elde edilen bulgular, Türkiye’de gıda israfı rejiminin görünürlük ile müdahalesizlik arasındaki çelişkili işleyişe sahip olduğunu göstermektedir. “Gıdanı Koru” gibi kampanyalarla teknik farkındalık ve sembolik görünürlük üretildiği halde, hukuki altyapı eksiklikleri, veri üretimindeki dağınıklık ve yetki paylaşımındaki muğlaklık nedeniyle bu alanda etkin müdahale mekanizmaları geliştirilememektedir. Gıdaya ilişkin kültürel temsiller, israfın toplumsal cinsiyet rolleri ve sınıfsal normlar aracılığıyla ahlaki bir çerçeveye yerleştirildiğini ortaya koymaktadır. Hane ölçeğinde ise israf, güvenlik, aidiyet ve sorumluluk gibi değerlerle meşrulaşırken, piyasanın fazlalık üreten yapıları ve tüketim normları tarafından biçimlenmektedir. Böylece çalışma, Türkiye’de gıda israfının müdahalenin ertelendiği, fazlalığın sistematik biçimde üretildiği ve ahlaki anlamlarla yeniden çerçevelendiği bir rejim olarak işlediğini ileri sürmektedir. Gıda israfının teknik ya da bireysel alanlara sıkıştırılmadan, neoliberal yönetişim, kültürel semboller ve piyasa yapılarıyla örülmüş bir toplumsal düzenleme biçimi olarak yeniden düşünülmesi gerektiği önerilmektedir.}, number={45}, publisher={Kürşat ÖNCÜL}