@article{article_1712817, title={AB-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNDE ULAŞTIRMA DİPLOMASİSİ: SİYASET ÜSTÜ ETKİLEŞİM İÇİN STRATEJİK BİR ALAN}, journal={Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi Dergisi}, volume={26}, pages={134–149}, year={2025}, DOI={10.24889/ifede.1712817}, author={Türk, Faruk}, keywords={AB-Türkiye İlişkileri, Ulaştırma Diplomasisi, Fonksiyonel İş Birliği, TEN-T, Karmaşık Karşılıklı Bağımlılık}, abstract={Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye arasındaki ilişki, demokrasi, hukukun üstünlüğü, Kıbrıs meselesi ve Doğu Akdeniz anlaşmazlıkları gibi kalıcı gerilimler nedeniyle uzun süredir devam eden bir siyasi çıkmaz içindedir. Bu çalışma, geleneksel diplomatik kanalların tıkandığı bu ortamda ulaştırma diplomasisinin nasıl işlevsel bir iş birliği için stratejik, siyaset üstü bir kanal olarak hizmet ettiğini analiz etmektedir. Ulaştırma altyapısının teknik ve ekonomik doğasının, siyasi kırılmaları aşan benzersiz bir etkileşim alanı oluşturduğunu savunmaktadır. Trans-Avrupa Ulaştırma Ağı (TEN-T), Orta Koridor ve sürdürülebilir ulaşım projeleri gibi girişimler aracılığıyla ulaştırma diplomasisi, taraflar arasında karşılıklı bağımlılık oluşturmakta ve çok önemli bir diyalog hattını sürdürmektedir. Fasıl 14 Ulaştırma Politikasının siyasi vetolar nedeniyle resmen bloke edilmesine rağmen, Türkiye Marmaray ve Halkalı-Kapıkule Demiryolu gibi çok sayıda AB fonlu ulaştırma projesini başarıyla hayata geçirmiştir. Bu durum, rasyonel maliyet-fayda analizleri ve ortak stratejik çıkarlar tarafından yönlendirilen, demiryolları, denizcilik standartları ve havacılık güvenliğinde teknik uyumun aralıksız devam ettiği bir fiili entegrasyon modelini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, analiz, AB’nin bazı üye ülkeler özelinde karayolu taşımacılığına yönelik kota kısıtlamaları ve Türk sürücülerin vize sorunları da dahil olmak üzere daha derin lojistik entegrasyonun önünde pratik engeller oluşturan önemli kısıtlamaları da tespit etmektedir. Bulgular, ulaştırma diplomasisini, “proje bazlı ilerleme- fasıl bazlı tıkanma” ikilemi içinde güven inşa eden vazgeçilmez bir “ara mekanizma” olarak konumlandırmaktadır. Çalışma, siyasi engellerin derin kurumsal entegrasyonu önlediği sonucuna varırken, ulaştırma sektöründeki teknik iş birliğinin AB-Türkiye ilişkisinin en dirençli unsurlarından biri olmaya devam ettiğini ortaya koymaktadır. Çalışma nihayetinde, bu alanın sadece altyapı kazanımları için değil, aynı zamanda diyaloğu sürdürmek, Ukrayna savaşı sonrası ortaya çıkan jeostratejik bağlantısallık fırsatlarından yararlanmak ve uzun vadede olası bir siyasi normalleşmenin yolunu açmak için stratejik bir dış politika aracı olarak kullanılmasını önermektedir.}, number={Küresel Ticaret ve Türkiye’nin Ulaştırma Diplomasisi Özel Sayısı}, publisher={Dokuz Eylül Üniversitesi}