@article{article_1714767, title={Jenny Erpenbeck’in Heimsuchung (Gölün Sırrı), Aller Tage Abend (Bütün Günlerin Akşamı) ve Kairos Adlı Eserlerinde Vatan Kavramının Yitimi: Tarihi ve Politik Yansımalar}, journal={Diyalog Interkulturelle Zeitschrift Für Germanistik}, volume={13}, pages={3–17}, year={2025}, DOI={10.37583/diyalog.1714767}, author={Güngör, Hasret}, keywords={Jenny Erpenbeck, Gölün Sırrı (Heimsuchung), Bütün Günlerin Akşamı (Aller Tage Abend), Kairos, İdeolojik Eleştiri.}, abstract={Sosyal bir fenomen olarak her türlü duygu, düşünce ve değerin konu edildiği edebiyat sanatı içerisinde, toplumsal dolayısıyla bireysel yaşantımızı örgütleme ve düzenleme biçimi olan siyaset kavramının etkilerini görmezden gelmek mümkün değildir. Siyasi/ideolojik eleştirinin de öne sürdüğü gibi, toplumsal biçim ve insani hayat çerçevesinde şekillenen edebi eserler böylelikle siyasi ve ideolojik tarihin de bir kesitini sunmuş olur. Yaşadığı dönemin sosyal ve siyasi koşulları tarafından şekillenen bir tarihsel süreçte var olan yazarlar, kendi yaşamlarını etkileyen bu sorunlara eleştirel bir yaklaşımla eserlerinde yer vererek insanoğlunun tarihini anlamlandırmasına ve farkındalık kazanmasına da katkı sağlar. Çağdaş Alman edebiyatı içerisinde önemli bir yere sahip olan Jenny Erpenbeck, Heimsuchung, Aller Tage Abend ve son romanı Kairos ile bir yazar olarak üstlendiği sorumlulukla kendi ülkesinin tarihini mercek altına alarak onunla hesaplaşır. 20. yüzyılda gerçekleşen Birinci Dünya Savaşı’nı, Nazi ideolojisini, Yahudi soykırımını, İkinci Dünya Savaşı sonucunda Berlin Duvarı ile ikiye bölünen Almanya’yı, duvarın yıkımıyla birleşen iki bloğu da kapsayan ve gelişen toplumsal ve siyasal olayların, kararların ve gerçekliğin bireyin özel alanına nasıl yansıdığını ve yaşamını nasıl etkilediğini gözler önüne serer. Her üç eserde de vatan kavramının yitimiyle açığa çıkan o manevi boşluk dikkat çekmektedir. 1967 yılında Doğu Berlin’de dünyaya gelen yazarın kendisi de özellikle Kairos’un ana karakteri Katharina gibi ülkesinin ve alıştığı bütün toplumsal ve ideolojik sistemin değişimine ve kendi yaşamıyla birlikte diğer bireysel yaşamların da bir anda altüst oluşuna tanıklık etmiştir. Almanya açısından büyük bir dönüm noktası olan bu durum tarihsel, siyasi, ideolojik, toplumsal ve bireysel gerçekliğiyle eserlerde işlenmiştir. İşte bu tarihsel, toplumsal ve ideolojik paralellikten yola çıkılarak, dış dünyaya ve topluma yönelik eleştiri ile yazara ve metne dönük eleştiri yöntemlerinin harmanlandığı eklektik yöntem ışığında analiz edilen eserlerin tarihi-siyasi ve bireysel-toplumsal vesika değeri ortaya konulmuştur.}, number={1}, publisher={Germanistler Derneği}