@article{article_1722864, title={UHUD SAVAŞI ÖZELİNDE HZ. PEYGAMBER’İN KRİZ YÖNETİMİ}, journal={Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi}, volume={9}, pages={349–372}, year={2025}, author={Soycan, Mustafa}, keywords={Hz. Muhammed, Uhud Savaşı, Kriz yönetimi, Liderlik, Siyer}, abstract={Toplumlar farklı nedenlerden dolayı siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri sorunlarla karşılaşırlar. Bunlardan bazıları ciddi bir tehdit ve tehlike arz etmeyip toplumsal veya kurumsal dengeyi bozmaz. Bu tür sorunların çözümü nispeten daha kolaydır. Fakat siyasi, askerî veya sosyal örgütlerde hiç beklenmedik bir anda ortaya çıkarak onların değerlerini, amaçlarını, güvenliğini, geleceğini etkileyen ve öngörülemeyen sorunlar ise kriz olarak nitelenir. Krizler endişe, belirsizlik, panik, baskı, kaygı, güvensizlik, yok olma veya iyileşme gibi birçok faktörü de içerir. Tehlike ve gerilimin en üst düzeyde yaşandığı kriz anlarında verilen kararlar krizin seyrini belirler. Bu nedenle krizin sorumluluk ve yönetiminden birinci derecede lider sorumludur ve verdiği kararlarla krizin sonucunu doğrudan etkiler. Gerçek liderler kriz esasındaki yönetim tarzı ve verdiği kararlarla temayüz ederler. Kriz yönetimi; kriz öncesi, kriz ânı ve kriz sonrası olmak üzere üç ana aşamadan oluşan son derece karmaşık bir süreçtir. Liderin bu süreçte verdiği kararlar krizi sona erdirebileceği gibi krizi derinleştirebilir veyahut tırmandırıp kaosa neden olabilir. İslam toplumunun oluşum sürecinde meydana gelen Uhud Savaşı’nda yaşananlar kriz tanımını bütünüyle karşılar niteliktedir. Konun bizzat Kur’an tarafından etraflı bir şekilde değerlendirilmesi de bunun açık bir göstergesidir. Kur’an’da Uhud Savaşı’nda yaşananlar “insanın genellikle kendi iradesi dışında ve beklemediği şekilde karşılaştığı durum” olarak tanımlanan “musibet” kavramıyla nitelenmiştir. Uhud Savaşı’ndan önce savunma savaşı mı yoksa meydan savaşı yapılması mı yönündeki görüş ayrılıkları ile neredeyse ordunun üçte birini teşkil eden münafıkların ordudan ayrılıp geri dönmesi krize yol açabilecek nitelikteki olaylardır. Savaş esnasında stratejik sonucu beklemeden taktiksel başarıyla yetinilmesi, okçuların yerlerini terk etmesi, Hz. Peygamber’in öldürüldüğü şayiasının yayılması, yaralanması ve askerlerin birçoğunun cepheyi terk etmesi Müslümanları varoluşsal bir krizle karşı karşıya bırakmıştır. Savaş sonrası Mekke müşriklerinin Medine üzerine yürüme düşünceleri, münafıkların ve Yahudilerin Medine’deki iç huzuru bozma girişimleri, Medine çevresindeki müşrik Arapların Medine’ye saldırma planları yapması da Uhud Savaşı’nda yaşanan krizin diğer yansımalarıdır. Bu çalışmada Uhud Savaşı özelinde bir lider ve komutan olarak Hz. Peygamber’in kriz yönetimi üç aşamada incelenmiştir. Uhud Savaşı öncesi muhtemel sorun ve krizleri ön görme ve krizlere karşı hazırlıklı olma hususunda yaptıkları; savaş esnasında askerî kriz çıktığı zaman bu süreci nasıl yönettiği ve kriz sonrası normale dönüş, öğrenme ve değerlendirme sürecinde neler yaptığı ve ne tür mesajlar verdiği incelenmiştir. Yine O’nun bu kriz sürecinde liderlik, karar alma, iletişim ve yönetim işlevlerini nasıl yerine getirdiğini ve krizi nasıl aştığı olgusal boyut ön plana alınarak değerlendirilmiştir.}, number={2}, publisher={Akademik Perspektif Derneği}