@article{article_1725150, title={Osmanlı Devleti’nde İdâre-i Örfîyye Rejimi ve Divan-ı Harpler}, journal={Anasay}, pages={61–86}, year={2025}, DOI={10.33404/anasay.1725150}, author={İçen, Enis}, keywords={İdare-i Örfîye, Divan-ı Harpler, Birinci Dünya Savaşı, İttihad ve Terakki Cemiyeti}, abstract={Bir olağanüstü hâl yönetimi olarak Osmanlı Devlet teşkilatına giren İdâre-i Örfîyye rejimi, ülkede güvelik zafiyeti olduğu/kargaşanın arttığı dönemlerde uygulamaya konulan bir yönetim biçimiydi. Normal olarak belirlenen koşullar ortadan kalktığında hâlin tekrar normale döndürülmesi gerekirdi. Yönetici sınıfın kabul ettiği normali bozan birçok durum vardı: Savaş, isyan, ekonomik buhran, halk arasında geniş çaplı huzursuzluk, devlet ve hükümet aleyhinde artan faaliyetler ve bunların gerçekleşme ihtimalinin ortaya çıkması. Bu durum, elbette yalnızca Osmanlı Devleti için geçerli değildi. Dönemin diğer Avrupa devletleri de hemen hemen aynı tema etrafında olağanüstü koşulları belirlemişti. Yönetici ve yönetilen ilişkisi çerçevesinde ise yönetici sınıfın yönetilene güven ve huzuru temin etmek mükellefiyetiyle bu olağanüstü koşulları bitirmesi ve olağan hâli tekrar tesis etmesi gerekirdi. Tarihî bir olgu olan olağanüstü hâl rejimi, pratikte yeni bir uygulama değildi. Yeni olan, bu rejimin hukukî bir boyut kazanmasıydı. Hem Avrupa devletlerinde hem Osmanlı Devleti’nde XIX. yüzyılın ruhuna uygun olarak hukukî bir boyut kazanmıştı. Esasında, Osmanlı Devleti, bu hukuksallığı da Avrupa devletlerinden ithal etmişti. Artık, olağanüstü hâllerde kanun çerçevesinde uygulanmak üzere bir idare biçimi oluşturulmuştu. Pek tabii, en büyük olağanüstü hâl ise savaşın kendisiydi. Anayasa ile yürürlüğe giren İdâre-i Örfîyye rejimi ve bunun uzantısı Divan-ı Harpler, Birinci Dünya Savaşı boyunca tüm Osmanlı ülkesinde yürürlükte kalmış ve İttihad ve Terakki üst yöneticileri ülkeyi bu yönetim altında yönetmişti.}, number={32}, publisher={İshak KÜÇÜKYILDIZ}