@article{article_1731752, title={ŞAMANİK RUH TASAVVURU BAĞLAMINDA İZLANDA FYLGJA’SI VE HAKAS UMAY’I ÜZERİNE}, journal={Folklor Akademi Dergisi}, volume={8}, pages={607–618}, year={2025}, DOI={10.55666/folklor.1731752}, author={Okutan Davletov, Nükhet and Davletov, Timur}, keywords={Hakas, İzlanda, Fylgja, Umay, Şamanizm}, abstract={Pagan dinlerde insanın soyut uzantıları hakkında oldukça gelişmiş bir terminoloji mevcuttur. Bu doğrultuda eski İskandinav dinindeki ve Türk halklarından Hakasların Şamanizmindeki ruh inancının benzer şekilde karmaşık bir yapıda olduğu görülmektedir. Nitekim Hakas Şamanizminde kut, tın, yula/çula, süne/sürne ve üzüt gibi birden fazla ruh türü mevcutken; İskandinav paganizminde de ruh konusu ele alınırken birden fazla kavram gündeme gelmekte; hamr, hugr, fylgja ve hamingja olmak üzere başlıca dört kavrama değinildiği göze çarpmaktadır. Hristiyanlık ve İslamiyet etkisiyle literatürde ruh şeklinde tek bir kavrama indirgenen bu parçaların hareketli olup bedenden ayrılıp geri dönebilmeleri, Hakas Şamanizmi ve eski İskandinav dininin ortaklıklarından biridir. Buna ek olarak bedenin çeşitli uzuvlarında ve organlarında ruhun ya da ruhun bir kısmının bulunduğuna dair inanç ve bunlarla ilgili uygulamalar, bu ortaklıklara birer örnek olarak değerlendirilmelidir. Bu çalışmada söz konusu organlardan plasenta üzerinde durulmuştur. Pek çok pagan toplumda anne karnındaki fetüsü koruduğu ve çocuğun sağlığıyla kaderinin buna bağlı olduğuna inanıldığı için plasentaya özel bir önem verilmiştir. En erken, XIII-XIV. yüzyıllarda kaleme alınan İzlanda kaynakları vasıtasıyla hakkında bilgi edinilebilen fylgja, hem fizikî plasenta hem de ayı, kartal, kurt, öküz, yaban domuzu, tilki veya kuğu gibi çeşitli hayvan formlarında görülebilen bir tür koruyucu ruh olarak algılanmaktadır. XI. yüzyılda Kaşgarlı Mahmud’un verdiği bilgilere ve etnografik dönemde Sibirya Türkleri arasında yürütülen alan araştırmalarına göre Umay da kendisine tapınanlara çocuk ruhu veren koruyucu bir ilah olmasının yanı sıra ismen plasenta anlamına gelmektedir. Bu iki inanış arasındaki farklılık ise Umay’ın, fylgjur’un aksine çocuğa ruh veren bir yaratıcı olması ve plasentanın hayvanlar tarafından yenmesi, ateşte yakılması, önünden kimin geçtiğine veya gömüldüğü yere göre değişen bir form alarak insana hayat boyu eşlik etmesi inancının mevcut olmayışıdır. Hakaslarda plasenta, ib denen geleneksel evin içinde kimsenin üzerine basıp yürüyemeyeceği bir yere gömülürken, İzlandalılarda insanların üzerinden geçeceği kapı eşiğinin altına gömülmesi gibi farklılıklar da bundan kaynaklanmaktadır. Ancak bu uygulamalar ilişkisiz gibi görünse de her ikisinin temelinde de plasentanın, çocuğun ruhunu barındırması ve kötü ruhlardan uzak tutulması yatmaktadır. Bu sebeple iki kültürün benzer Şamanik motiflere sahip olduğunu ileri sürmek mümkün görünmektedir. Günümüzde doğumların ağırlıklı olarak hastane ortamında gerçekleşmesi sebebiyle plasenta tıbbi atık olarak imha edilmektedir. Bu sebeple çalışmada bahsi geçen ve geçtiğimiz yüzyıl hâlen yaygın olan uygulamalar, istisnai durumlar hariç yok olmaya yüz tutmuştur. Buna rağmen vücutta çeşitli organlar ile uzuvların ruh barındırdığı inancı ve bunlarla bağlantılı ilahlar/ruhlara dair inanışlar varlığını korumaya devam etmektedir.}, number={3}, publisher={İsmail Abalı}