@article{article_339142, title={HÛ ERENLER! HÂYYʼDAN GELDİK HÛʼYA GİDERİZ}, journal={Milli Kültür Araştırmaları Dergisi}, volume={1}, pages={199–212}, year={2017}, author={Çelik, Hasan}, keywords={Alevîlik-Bektâşîlik,Edebiyat,İnsan,Nefis}, abstract={<p class="MsoNormal" style="margin-bottom:6pt;text-align:justify;"> <span style="font-size:12pt;line-height:115%;font-family:’Times New Roman’, serif;">İnsanın yaratılışı ve yaratılış gayesine dâir tasavvuf ve tarikatlar birçok açıdan değerlendirmelerde bulunmuşlardır. ‟Rabbin, insanoğlunun sulbünden soyunu alıp devam ettirmiş (Âdemoğullarını yaratıp imtihan sahnesine göndermezden önce) ve onlara; Ben sizin Rabbiniz değil miyim? demiş ve buna kendilerini şahit tutmuştu. Onlar da: Evet (Sen bizim Rabbimizsin) demişlerdi.ˮ <sup>1 </sup> Alevîlik-Bektâşîlik ise işte bezm -î elest’de (yaratılış meclisinde) Hakkʼa verilen bu ikrârın (sözün: <i>kâvlîn </i>) unutulmamasını ve talip olanların bu ikrarın üzerine yaşamlarının tatbikini  yapmalarını öğretir veya uygulatır. Bu vesileyle Alevîlik-Bektâşîliğin kendi inanç mensuplarına öğrettiği birçok edeb kuralı vardır ve bu edeb kurallarının yansımalarından bazısı da edebiyatımız içerisinde deyimleşmiştir. Nefislerini; 4 Kapı ve 40 Makâmdan geçirerek arıtmayı (nefs-i kâmile ulaştırmayı) amaç edinen Alevî-Bektâşîler, Hakkʼın yaratılış sırlarının insanda toplandığı görüşündedirler. Nitekim; ‟Oʼna (insana) ruhumdan üflediğimde...ˮ <sup>2 </sup>  ve ‟Biz ona (insana) şah damarından daha yakınız.ˮ <sup>3 </sup>  âyetleri insana verilen bu değerin ispatı niteliğinde olan âyetlerdir.  Makalemizde; başta insan olmak üzere tüm yaratılmışlara verilen bu değerlerin örneklerine, bu değerlerden meydana gelen ve anlam kayması sebebiyle de çoğu zaman olumsuz anlamda kullanılan kimi ‟deyimlereˮ ve bu ‟deyimlerinˮ hakikatte taşıdıkları anlamların neler olduğuna ilişkin açıklamaları siz okurlara sunmaya çalışacağız.  </span> </p> <p> </p>}, number={2}, publisher={Bülent KARA}