@article{article_397287, title={ARAPLARDA PUTPERESTLİK VE HİCAZ PUTLARINDAN/ BEYTLERİNDEN BİRİ OLARAK “ZÜLHALESA”}, journal={Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi}, volume={3}, pages={7–38}, year={2017}, author={Palabıyık, Hanefi}, keywords={Arabistan,Putperestlik,İslam,Hz. Muhammed,Mekke,Put}, abstract={

Araplarda putperestlik yaygın olup, her kabilenin kendine ait putları ve

putlarına ait mekânları mevcuttu. Zülhalesa da, Araplarda veya diğer

coğrafyalarda gördüğümüz mekân/hac yeri ilahlarından biridir. Hz. İbrahim’den

beri bölgede saygınlığı devam eden Kâbe’ye nazîre veya benzeşme

olsun diye inşa edilmiştir. Bölgede bulunan “el-Halasa” adlı bir putun

üzerine Kâbe olarak bina edilmiş ve böylece “Zülhalesa” ismiyle şöhret

yapmış ve “el-Ka’betü’l-Yemâniyye” diye de anılmıştır. Bu Beyt, bilhassa

Has’am, Becîle, Devs ve Ezdü’s-Serât kabilelerince saygı gösterilen bir

mekân olmuştur.

Zülhalesa’nın da hizmetçi ve koruyucuları vardır, onlar da, Benû Bâhile

b. Âsûr’dan Benû Ümâme veya Hâris b. Ka’b, Cürm, Zebîd, Ğavs b. Mürr

b. Üdd ve Benû Hilal b. Âmir olarak geçmektedir.

Kâbe-i Şerif’e gösterilen saygı ve onun etrafında yapılan ibadet ve diğer ritüellerin

tamamımın, bu Beyt için de yapıldığını görmekteyiz: Tavaf etme,

kurban kesme, adaklar adama, hediyeler sunma ve huzurunda fal okları

çekilmesi gibi. Diğer birçok kabilenin ve tapınağın ibadetinde olduğu gibi

Zülhalesa için de hususi bir telbiye vardır. Huzurunda fal oklarının çekilmesi

ve kadınların putun sâdinine/kâhinine giderek, doğurganlığını

konuşması, Zülhalesa’nın toplum nezdindeki değerini göstermektedir.

Tepesine bir çeşit taç işlenmiş beyaz kuvars kristal bir taş olup, üzerine

asma şeklinde yapraklı, taneli ve kokulu bir sarmaşık bitki dolanmış,

dikkat çeken veya gariplik uyandıran heybetli bir taş/heykeldir. Ne zaman

yapıldığı bilinmemekle beraber, bu tarihi Amr b. Lühay’ın Mekke

ve civarına putperestliği getirdiği zamana kadar götürmenin mümkün

olduğu düşünülebilir.

Zülhalesa, Mekke ile Yemen arasında Mekke’ye yaklaşık 200 km.lik bir

mesafede olup, Mekke’nin fethinden bir müddet sonra civardaki putlar

ve puthaneler kaldırılırken, Zülhalesa’nın da Hz. Peygamber’in Cerir b.

Abdillah komutasında gönderdiği seriyye ile yıkılıp yakılmış ve yerle bir

edilmiş olduğunu görmekteyiz.

Zülhalesa’yla ilgili rivayetler, onun dişi yani ilahe/tanrıça kabul edildiğini

göstermektedir. Huzurunda yapılan ritüeller ve ona gösterilen saygının

biçimi, bunun en iyi göstergesi olup, bereket ve verimliliği sembolize ettiği

anlaşılmaktadır. Aslında sürekli yeşil kalmayı başarabilen meyveli ve

yapraklı bir sarmaşıkla donanmış bir taşın, zaten taşın ve ağacın kutsandığı

bir toplumda, tanrıça olarak görüldüğünü düşünebiliriz.

}, number={1}, publisher={Yakın Doğu Üniversitesi} }