@article{article_423893, title={TÜMELLER TARTIŞMASININ PSİKOLOJİ BİLİMİ AÇISINDAN DOĞURGULARI}, journal={Akademik Bakış Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler Dergisi}, pages={430–441}, year={2018}, author={Korkman, Hamdi}, keywords={Tümeller Tartışması,Tikel,Tümel,Duyum,Algı,Rasyonalizm,Ampirizm}, abstract={<p> <br> </p> <p align="LEFT"> </p> <p> <br> </p> <p> <font size="2">Felsefe tarihinin en meşhur tartışmalarından biri olan tümeller tartışmasının temelinde, Platon’un görünüş ve gerçeklik (madde-form) sorununu çözmek üzere geliştirdiği idealar öğretisi ve bu öğretiye Aristoteles’in karşı çıkısı yatmaktadır. Platon, birincil özelliklerin nesnelere (tikellere), ikincil özelliklerininse forma (tümellere) ait olduğunu düşünmüş ve ikincil özelliklerin bilgisinin, idealar dünyasında olduğunu ileri sürmüştür. Aristoteles, tümellerin varlığını kabul etmiş fakat Platon’a karşı çıkarak tümellerin nesnelerden bağımsız olmadığını düşünmüştür. Orta Çağ boyunca süren tümeller tartışmasında, Platon’u takip eden görüşe </font> <i> <font face="Times New Roman,Times New Roman" size="2"> <font face="Times New Roman,Times New Roman" size="2">kavram gerçekçiliği </font> </font> </i> <font size="2">Aristoteles’i takip eden görüşe ise </font> <i> <font face="Times New Roman,Times New Roman" size="2"> <font face="Times New Roman,Times New Roman" size="2">konseptüalizm </font> </font> </i> <font size="2">denilmektedir. Tümeller tartışması bu çağın sonunda Occamlı William’ın başlıca temsilcisi olduğu, </font> <i> <font face="Times New Roman,Times New Roman" size="2"> <font face="Times New Roman,Times New Roman" size="2">nominalizm (adcılık </font> </font> </i> <font size="2">) lehine sonuçlanmıştır. Nominalistler, gerçekten var olanın nesneler (tikeller) olduğunu, tümellerin ise benzer nesnelere verilen adlardan başka bir şey olmadığını savunuyorlardı. Nominalistler sayesinde, nesneleri anlamak için gözlem ve deney yapmak gerektiği fikri, bilimsel yöntemin ortaya çıkmasına önayak oldu. Sonraları Descartes, John Locke ve Berkeley gibi filozoflar da duyum ve algının maddenin birincil özellikleriyle mi yoksa ikincil özellikleriyle mi ilişkili olduğu meselesine kafa yormuşlardır. Duyumların, algılara (tümellere) dönüşmesinin nasıl gerçekleştiğini anlamak üzerine fikir yürüten Descartes rasyonalist bir bakış açısını benimserken, Locke sensüalist ve ampirist bir yaklaşım sergilemiştir. Berkeley ise Locke’ın sensualist ve ampirist anlayışını kabul etse de, her şeyi algılanmış olma ile ilintilendirir. Zihinsel süreçlerle ilişkili olması nedeniyle, Descartes, Locke ve Berkeley’in bu tartışmasının psikolojinin bir bilim olmasına çok önemli bir etkisi olmuştur. Bu düşünceler ışığında mevcut çalışmada, tümeller tartışmasının tarihsel kökeninin yanı sıra psikoloji biliminin ortaya çıkmasındaki etkileri ele alınacaktır. </font> </p> <p> <br> </p>}, number={66}, publisher={Akademik Bakış}