@article{article_505575, title={TÜRK KÜLTÜRÜNDE PEHLİVANLIK KAVRAMI}, journal={Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi}, volume={5}, pages={558–564}, year={2018}, author={Özdemir, Murat}, keywords={Kültür,Halk Bilimi,Pehlivanlık,Güreş}, abstract={<p class="MsoNormal" style="margin-top:6.0pt;line-height:115%"> <span lang="TR" style="font-size:10.0pt;line-height:115%">Köken olarak Farsça olan pehlivan kelimesi; iri yarı, güçlü kimse anlamına gelmektedir. Güreş yapan kişiler hakkında tarih içerisinde farklı kavramlar kullanılmıştır. Türkler arasında güreş yapan kişilere “pehlivan” denmektedir. Türk kültüründe düğün, sünnet, nevruz ya da bereketli geçen hasadın sonunda yapılan şölenlerin ayrılmaz bir parçası da güreş sporudur. Güreş hem spor olarak hem de barış zamanında savaşa hazırlık olarak Türkler için önemli aktivitelerin başında gelmektedir. Türkler önemli gördükleri bu sporu hayatlarının her aşamasına yaymaya ve desteklemeye dikkat etmişlerdir. Bunun sonucunda bu sporla uğraşan kişilere de toplum içinde büyük önem verilmiştir.  </span> <span lang="TR" style="font-size: 10pt; line-height: 115%;">Bu çalışmamızın amacı, pehlivanlık kavramının Türk kültürü içerisindeki yeri ve tarihsel gelişimini bilimsel bakış açısıyla ortaya koymaktır. Türkler, Oğuz kültürünün de etkisiyle “yiğitlik hayranı” bir millettir. Kendilerinden olmasa dahi cengâver olan kişilere saygı duymuşlar ve onları geçmeye çalışmışlardır. Güreşin ana unsurlarından biri olan ve güreşin merkezinde yer alan “pehlivanlık” kavramı, Selçuklu ve Osmanlı Devleti zamanında güreşin yanı sıra avcılık ve okçulukta yetenekli olan kişiler için de kullanılmıştır. Osmanlı Türklerinde birçok önemli devlet adamı kendisine mahlas olarak “pehlivan” kelimesini seçmiş ve Anadolu’dan çağırdıkları pehlivanları da kendi himayelerine alarak güreşi desteklemişlerdir. </span> <span style="font-size: 10pt;">Çalışmamızda pehlivanlık ve geleneksel güreşle ilgili basılı kaynaklar incelenip taranmış ve elde edilen veriler çalışmamıza bilimsel açıdan yansıtılmaya çalışılmıştır. Sonuç olarak, 16. yüzyıla kadar “pehlivan” unvanını alabilmek için; yiğit bir savaşçı olmak zorunluydu. 16. yüzyıldan sonra pehlivanlık kelimesinin anlamı daralmaya başlamış ve sadece güreş, okçuluk gibi sporlarla uğraşan kişilere pehlivan sıfatı verilmiştir. Tanzimat’tan sonra batılılaşmanın etkisiyle pehlivanlık sadece güreşçiler için kullanılmıştır. </span> </p>}, number={12}, publisher={İrfan TÜRKOĞLU}