@article{article_530542, title={Kur’ân’ın İkrar Ettiği İbrahimî Bir Hac Geleneği: Kalâid}, journal={Cumhuriyet İlahiyat Dergisi}, volume={23}, pages={73–101}, year={2019}, DOI={10.18505/cuid.530542}, author={Çalışkan, Muhammed Selman}, keywords={Tefsir,Kur’ân,İbrahim,Hac,Kalâid}, abstract={<p class="MsoNormal" style="text-align:justify;margin:3pt 0cm;text-indent:0cm;"> <span style="font-size:9pt;font-family:’Gentium Plus’;">Kur’ân’ın nazil olduğu sırada Arapların edasına önem verdiği en mühim ibadetin Hz. İbrahim’den tevarüs ettikleri <i>hac </i> olduğu görülmektedir. Umumi manada Kâbe ziyareti ile kurban takdimini ifade eden hac, Allah’a takarrübün en büyük vesilesi kabul edilmekteydi. Kâbe Allah’ın evi, onu ziyaret edenler de Allah’ın misafiri idi. Bu bakımdan Araplar ziyaretçilere büyük hürmet gösterirler <i>Harem </i>’de bulunan birine kat’i surette ilişmezlerdi. Aynı hürmet ziyaretçilerin geliş ve dönüş yolundaki seyahatlerine de şamil idi. Ziyaretçiler ve Allah’ın malı addedilen kurbanlıkların seyrüsefer emniyetini güvence altına alan iki İbrahimî gelenek vardı: <i>Haram aylar </i> ve <i>kalâid </i>. Haram aylar geleneği zilkade, zilhicce, muharrem ve receb aylarında yağma, talan, çapul, baskın ve saldırılara ara vermek suretinde gerçekleşen bir mütarekeden ibaretti. Haram ayların dışına tesadüf eden ziyaretler için ise ilkel vize görevi gören <i>kalâid </i> kullanılmaktaydı. Kalâid, gerdanlık manasına gelen <i>kılâde </i> kelimesinin cemisi olup gidiş yahut dönüş yolunda Kâbe ziyaretinin ihsasına müteveccih alametleri ifade etmektedir. Kılâdeler yün veya kıldan eğrilmiş iplerden örülerek insanların boynuna hayvanların ise boyun yahut hörgüçlerine asılmaktaydı. Bazen bu kıladelere nal asıldığı da olurdu. Dönüş yolunda kullanılan kıladelerde ise nal yerine Harem ağaçları kullanılmaktaydı. Kur’ân müminlere Hz. İbrahim’den tevarüs eden bu geleneğe hürmetsizlik etmemelerini emretmekle kılâde uygulamasını ikrar yani kabul ve tasdik etmiştir. Hz. Peygamber ve sahabenin de bu geleneği devam ettirdiği bilinmektedir. </span> </p> <p> </p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;margin:3pt 0cm;text-indent:0cm;"> <b> <span lang="en-us" style="font-size:9pt;font-family:’Gentium Plus’;" xml:lang="en-us">Özet: </span> </b> <span style="font-size:9pt;font-family:’Gentium Plus’;">Umumi manada Kâbe ziyaretini ifade eden hac, nüzul dönemi Araplarının edasına önem verdikleri en önemli ibadet idi. Bu ibadetin edası ile meydana gelen insan ve emtia hareketliliği, ziraata elverişsiz topraklarda meskûn bulunan Mekkelilerin hayatını idame ettirmede önemli bir yere sahipti. Bu elverişsizliğe Hz. İbrahim duasında da değinmiş ve Mekkelilerin geçimi için bölgeye ürün sevkiyatını Allah’tan niyaz etmiştir: “Ey Rabbimiz! Neslimden bir kısmını senin Beyt-i Muharrem’inin (Kâbe’nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Namazı ikame etsinler diye (böyle yaptım). Artık sen insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve ürünlerinden bunları rızıklandır! Umulur ki bu nimetlere şükrederler.” (İbrahim 14/37). Araplar hac mevsiminde yarımadanın dört bir tarafından akın akın Mekke’ye gelerek kurbanlarını sunar, civarda kurulan pazarlardan ihtiyaçlarını tedarik ederlerdi. Bu pazarlar aynı zamanda tüccarların mallarını arz etme imkânı yakaladıkları yerlerdi. </span> </p> <p> </p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;margin:3pt 0cm;text-indent:0cm;"> <span style="font-size:9pt;font-family:’Gentium Plus’;">Arap yarımadasının iklim ve toprak bakımından elverişsiz bulunması sebebiyle birçok Arap kabilesi geçimini baskın ve saldırılarla sağlardı. Hatta bazı Araplar yaptıkları bu baskınlarla iftihar eder ve baskınlarını kabilelerinin şerefine şeref katmak olarak değerlendirirdi. Sair zamanlarda dur durak bilmeyen saldırıların hac mevsiminde sükûn bulması <i>haram aylar </i> mutabakatı ile mümkün olmaktaydı. Haram aylar olarak kabul edilen zilkade, zilhicce, muharrem ve recep ayında savaşmak yasak olduğundan Kâbe ziyaretçileri saldırı ve baskınlardan emin bir şekilde Kâbe’ye ulaşırdı. Bu mütareke, ziyaretçilerin yanı sıra Mekke’ye sevk edilen ticaret mallarına da güven sağlamaktaydı. </span> </p> <p> </p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;margin:3pt 0cm;text-indent:0cm;"> <span style="font-size:9pt;font-family:’Gentium Plus’;">Haram aylar dışına tesadüf eden ziyaretlerde ise haram aylardakine benzer bir dokunulmazlığı temin eden bazı teamüller bulunmaktaydı. Kâbe ziyaretçisi olunduğunun ihsasına müteveccih bulunan bu teamüllere göre ziyaretçinin kendisi yahut kurban olarak takdim edilecek hayvanı bazı işaretler taşımak suretiyle dokunulmazlık kazanmaktaydı. Bu işaretlerin başında hayvanın boynuna yahut hörgücüne asılan ve <i>kılâde </i> (cemi: kalâid) olarak isimlendirilen kolyeler gelmekteydi. Kılâde kelimesi sarmak, çevrelemek manalarına gelen kld kökünden müştak olup kolye, gerdanlık manasına gelmektedir. Kılâdesi bulunan kişi Allah’ın misafiri, ta}, number={1}, publisher={Sivas Cumhuriyet Üniversitesi}