@article{article_537725, title={ÂŞIK HIFZI’NIN ŞİİRLERİNDE KARS VE YÖRESİ DİL UNSURLARI}, journal={Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi}, pages={151–170}, year={2018}, author={Sevinçli, Veysi}, keywords={Âşık,Sıtkı,Yöre,Dil,Ağız}, abstract={<p>Âşık ile şair arasında tanım itibariyle çok ince bir çizgi vardır. Halk </p> <p>arasında eline saz alıp şiir söyleyene âşık, şiirlerini eline saz almadan dile </p> <p>getirenlere de genellikle şair denilmektedir. Adlarının şair ya da âşık </p> <p>olmasıyla çok da farklılık göstermeyen bu kişiler, dün olduğu gibi bugün de </p> <p>bulundukları topluluğun sesi, nefesi, gözü ve kulağı olmuş ve olmaya da </p> <p>devam etmektedirler. Mehmet Emin Yurdakul: “Unutma ki şairleri </p> <p>haykırmayan millet / Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir” derken, </p> <p>şairleri, kişilerin dolayısıyla da toplulukların en kıymetlilerinden; onlarsız bir </p> <p>hayatın kimsesizlik, yalnızlık olacağını yürekten hissetmektedir. Yunus </p> <p>Emre’nin “Söz ola kese savaşı söz ola kestire başı/ Söz ola ağılı aşı bal ile </p> <p>yağ ede bir söz” dizeleri ile şairlerin toplum hayatında gerektiğinde savaşı </p> <p>bitirecek, gerektiğinde insanı idama götürecek kadar önemli bir yere sahip </p> <p>olduğunu vurgulaması boşuna değildir. Şair ve âşıklar için yukarıda </p> <p>belirttiğimiz, ifade ettiğimiz sıfatlar, bu kişilerin milletlerin hayatındaki </p> <p>etkileri göz önünde bulundurulduğunda az bile kalır. </p>}, number={39}, publisher={Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi}