@article{article_610347, title={Endülüs’ü Hanefî Mezhebi İle Tanıştıran İlk Fakih: Abdullah b. Fer-rûh ve Öğrenci Silsilesi}, journal={Cumhuriyet İlahiyat Dergisi}, volume={23}, pages={585–607}, year={2019}, DOI={10.18505/cuid.610347}, author={Acar, Abdullah}, keywords={İslam Hukuku,Hanefîlik,Endülüs,Abdullah b. Ferrûh,Fıkıh Coğrafyası}, abstract={<p class="MsoNormal" style="text-align:justify;margin-top:3pt;text-indent:0cm;"> <span style="font-size:9pt;font-family:’Gentium Plus’;"> <span style="font-size:14px;">Müslümanlar arasında en fazla müntesibi bulunan mezhep Hanefîliktir. Mezhebin bu kadar taraftar bulmasında, çeşitli sebeplerin yanında mezhebin usul ve esaslarını nesilden nesile aktaran </span> <i> <span style="font-size:14px;">öğrenci silsilesinin bulunması </span> </i> <span style="font-size:14px;">da zikredilir. Doğu ve Batı topraklarında eş zamanlı başlayan İslam fetihlerinin kalıcı olabilmesi için buralara İslam ahlakı ve adabını öğreten şahıslar da gönderilmiş, onlara ibadetler ve günlük hayatı kuşatan ahlak ve fıkıh da öğretilmiştir. Hicri II. yüzyıldan itibaren Irak, Medine, Şam gibi merkezlerde başlayan mezhepleşme süreci, doğal olarak Batıdaki coğrafyaya da sıçramıştır. Doğu’daki medreselerde eğitim alan birçok fakih, aldıkları bu eğitimi Batı’da yeni fethedilen topraklara nakletmişler, böylece mezhepleşme olgusunun Doğu ile Batı’da aynı anda başlamasında etkili olmuşlardır. Bu dönemde, Ebu Hanîfe’nin ve öğrencilerinin de bulunduğu birçok müctehidin görüşleri fethedilen yeni bölgelere yine öğrencileri aracılığı girmeye başlamıştır. Bu makalede, Endülüs’ün fethi öncesinde mezhep olgusu, Hanefî mezhebinin Endülüs bölgesine girişini hazırlayan sebepler, Ebu Hanîfe’nin ictihadlarının naklinde büyük hizmetleri bulunan Abdullah b. Ferrûh’un hayatı, ilmî kişiliği, mezhebin yayılmasına olan katkıları ve kendisinden sonraki talebe silsilesi ve bölgede Hanefîliğin etkisini kaybettiği yılları içeren kısa bir seyir takip edilerek mezhebin Endülüs’teki tarihçesi ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır. </span> </span> </p> <p> </p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;margin:3pt 0cm;text-indent:0cm;"> <b> <span style="font-size:14px;font-family:’Gentium Plus’;">Özet: </span> </b> <span style="font-size:9pt;font-family:’Gentium Plus’;"> <span style="font-size:14px;"> Müslümanlar arasında en fazla müntesibi bulunan mezhep Hanefîliktir. Hanefî mezhebinin diğer mezheplere oranla daha çok yayılması ve taraftar bulması tesadüfi bir durum değildir. Halen müntesibi bulunan dört mezhebin imamları arasında en kıdemlisi, ticarî ve gündelik hayat hakkında en fazla tecrübeye sahip olması, dirayetli öğrenci silsilesine sahip olması ve Ebu Hanife’ye (ö. 150/767) ait fıkhî yorumların öncelikle öğrencileriyle müzakere edildikten sonra karara bağlanmasının bu yayılmada etkili olduğu belirtilir. </span> </span> </p> <p> </p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;margin:3pt 0cm;text-indent:0cm;"> <span style="font-size:9pt;font-family:’Gentium Plus’;"> <span style="font-size:14px;">Doğu ve Batı topraklarında eş zamanlı başlayan İslam fetihlerinin kalıcı olabilmesi için buralara İslam ahlakını öğreten şahıslar da gönderilmiş, böylece ibadetler ve günlük hayatı kuşatan ahlak ve fıkıh da öğretilmiştir. Vatandaşları arasındaki adaletin temini, devletin temel görevi sayıldığı için hukuk işlerinin düzenli, dinamik ve sistematik olmasını gerektirir. Bu amaçla hem Medine’de hem de yeni fethedilen bölgelerde toprakların yönetimi, kullanılması, dağıtımı, gayr-i müslimlerle evlenme, ticaret vb. yeni ortaya çıkan hukukî muamelelerin çözümlenmesi için bugünkü adalet bakanlığına benzer bir kurum olan kadılık ihdas edilmiştir. </span> </span> </p> <p> </p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;margin:3pt 0cm;text-indent:0cm;"> <span style="font-size:9pt;font-family:’Gentium Plus’;"> <span style="font-size:14px;">Hicrî II. yüzyıldan itibaren Irak, Medine, Şam gibi merkezlerde hem ibadet hem de muamelat meselelerini ilgilendiren konularda teorik ve pratik çözüm üreten fıkıh ekolleri, yüzyılı aşkın bir zaman diliminden sonra mezhepleşme sürecini tamamlamıştır. Doğu’daki medreselerde eğitim alan birçok fakih, aldıkları bu eğitimi Batıda yeni fethedilen topraklara nakletmişler, böylece mezhepleşme olgusunun Doğu ile Batı’da aynı anda başlamasında öncülük etmişlerdir. </span> </span> </p> <p> </p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;margin:3pt 0cm;text-indent:0cm;"> <span style="font-size:9pt;font-family:’Gentium Plus’;"> <span style="font-size:14px;">İslam fıkhı, Endülüs’te başlayan fetih süreciyle birlikte ortaya çıkan meseleleri, öncelikle bölgedeki bağımsız fakih, kadı ve müftüler aracılığı ile çözmüştür. Endülüs’ün Hanefî mezhebi ile tanışması ise 710 yılında başlayan fetihten çok sonralarına tesadüf eder. Vefatından sonra, talebesi İmam Ebu Yusuf’un başkadı olmasıyla hocası Ebu Hanîfe’nin görüşleri daha da önem kazanmış, yöneticiler de Hanefî mezhebini resmi mezhep kabul etmişlerdir. Ebu Yusuf’un, uygulamada birliğin sağlan}, number={2}, publisher={Sivas Cumhuriyet Üniversitesi}