“Bir devletin gelişmesi de, yıkılması da o devleti yönetenlerin ve
hâkimlerin elindedir.”
Terör, tepeden tırnağa insana / insanlığa karşı bir suçtur. Çok özel bir
suç tipidir. Terörle hukuk içinde ve temel hak ve hürriyetlere dokunmadan,
dokunulmazlara / dokunulmaması gerekenlere dokunulmadan mücadele
şarttır.
Terörist; tüm vücudu, nefretle kaplanmış kişidir. Her terörist insanlık
için kayıp bir bireydir. Terörist, en esaslı değerini “İnsan Sevgisini” kaybetmiş,
belki özel tekniklerle kaybettirilmiş ve tümüyle nefretle donatılmış,
nihayet masum insanlar hedefi yapılmış kişidir.
Terörün asıl hedefi; adına hareket ettiğini söylediği / iddia / deklere
ettiği değerler ve kavramlardır. Bu manada, terörün asıl hedefi kesinlikle
dinler, inançlar ve tüm ırklar ve etnisitelerdir. Tabir-i diğerle kendisi uğruna sözde eylemler (gerçekte katliamlar) yaptığını ileri sürdüğü kutsal olan
veya olmayan her şeydir.
“Benim teröristim terörist, seninkisi özgürlük savaşçısıdır.” Şeklinde özetlenebilecek
şeytani kavram, bozuk parametre; milletleri, devletleri ve insanlığı
karşı karşıya getirdiği kadar, teröre karşı ortak mücadeleyi ve tavır geliştirmeyi de
sabote etmekte ve bizzat terör sürekli bu zaaftan beslenmekte / cesaret almakta
/ cesaretlendirilmektedir.
Terör ve terörizm terminolojisi; hiçbir inancı / dini / ırkı / etnisiteyi hedef
almayan / hedef göstermeyen bir üslup ve metotla belirlenmelidir.
Ceza hukuku artık sadece devletleri veya sadece milletleri değil gittikçe artan
bir ivme ile insanı ve insanlığı koruyan bir zemine / alana doğru kaymaktadır.
Hukuk ve sevgi evrenseldir. Hukukun hizmet ettiği obje insandır.
İnsan ise sadece et veya kemik değildir. İnsan sevgidir. İnsanı sevmeden insana
hizmet edilemez. İnsan tanınmadan, insan yargılanamaz. İnsanı sadece suç
makinesi olarak gören bir sistematik ise sadece mevcut şiddet, nefret ve hiddet
sarmalını tahrik ve teşvik edecektir.
Unutulmamalıdır ki, rüzgâr eken fırtına, kin eken nefret biçer. Sevgi eken
ise sevgi derer / hasat eder. O halde artık hukuk ve sevgi her konseptte el ele
yürümelidir.
Güvenlik her halde ve mutlak olarak insana ve en bariz / en temel
hakkına; özgürlüğüne (temel haklarına) hizmet eder / etmelidir. Güvenlik
kavramı özgürlüğü yok etmek veya zayıflatmak için asla ve asla bir perde, bir
paravan, bir Truva atı olarak kullanılmamalıdır.
Gelin bizler de ardımızdan iyi bir eser bırakalım. Aynen bu topraklarda
evvelden ve halen denildiği gibi;
“Ben gelmedim davi (dava) için,
Benim işim sevi (sevgi) için,
Dost’un evi gönüllerdir,
Gönüller yapmaya geldim.”
Diğer ID | JA85ND56PD |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Sayı: 1 |
Ankara Barosu Dergisi TÜHAS atıf sistemini benimsemektedir.