Cumhuriyet kurulduktan sonra devleti yönetenlerin ilk işi yerleşim yerlerini demiryolu ve karayolları ile birbirine bağlamak olmuştur. Bunun için eldeki tüm imkânlar seferber edilmiş ve güçlü bir kalkınma hamlesi başlatılmıştır. Kıt kaynaklar sadece yolların yapımına harcanmış, yolun geçtiği arazilerin bedelleri için ödenek ayrılamamıştır. Esasen arazi geniş, nüfus az olduğu için bu konuda bir sıkıntı da yaşanmamıştır. 09.10.1956 tarihinde 6830 sayılı İstimlak Kanunu çıkarılıncaya kadar bu durum devam etmiştir.1961 yılında çıkarılan 221 sayılı kanun 1. maddesi ile “6830 sayılı İstimlak Kanununun yürürlüğe girdiği tarihe kadar, kamulaştırma yapılmaksızın, kamulaştırma …maksatlarına fiilen tahsis edilmiş olan gayrimenkuller.. tahsis tarihinde kamulaştırılmış sayılır” hükmü yürürlüğe konulmuş ve el konulan arazi sahiplerine üç yıllık bir dava açma süresi tanınarak, devletçe fiilen el konulan tüm araziler kamulaştırılmış kabul edilmiştir. Kamulaştırma ve kamulaştırmasız el atma mevzuları bu tarihten sonra gündeme gelen konulardır. İnceme konumuz olan hukuki el atma bahsi ise 2010 yılından itibaren ülke gündemine gelmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Diğer |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Mayıs 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 81 Sayı: 2 |
Ankara Barosu Dergisi TÜHAS atıf sistemini benimsemektedir.