The existence of social inequalities can be attributed to structural, historical and cultural imbalances in the access of individuals and groups to resources, rights, opportunities and status in society. The aforementioned inequalities are predicated on a multi-faceted array of factors, including but not limited to class position, gender, ethnic identity, and affiliation to disadvantaged groups, in addition to the socio-cultural milieu in which individuals reside. These structural imbalances manifest in various forms throughout different periods, thereby reinforcing social hierarchies. In periods of crisis, such as epidemics, large-scale migration or natural disasters, these inequalities become more pronounced, and certain groups are targeted as 'scapegoats' in the eyes of society. The act of attributing societal ills to women, whilst concurrently holding marginalised communities culpable for the propagation of infectious maladies, serves to exacerbate pre-existing individual prejudices and foster systemic discrimination. Such approaches have been shown to perpetuate inequalities by fuelling exclusion and social ruptures. Drawing upon extant theoretical approaches and previous studies on the subject, this study aims to discuss how the scapegoating mechanism operates in the fields of gender and health and to reveal how this mechanism legitimises inequalities by transferring the responsibility for them to others
Toplumsal eşitsizlikler, bireylerin ve grupların toplumdaki kaynaklara, haklara, fırsatlara ve statülere erişiminde ortaya çıkan yapısal, tarihsel ve kültürel dengesizliklerden beslenmektedir. Bu eşitsizlikler; sınıfsal konum, toplumsal cinsiyet, etnik kimlik, dezavantajlı gruplara aidiyet ve bireylerin içinde bulundukları sosyo-kültürel koşullar gibi çok katmanlı unsurlara dayanmaktadır. Bu yapısal dengesizlikler, farklı dönemlerde çeşitli biçimlerde yeniden üretilerek toplumsal hiyerarşileri pekiştirmektedir. Kriz anlarında – örneğin salgınlar, göç dalgaları ya da doğal afetler gibi durumlarda – bu eşitsizlikler daha da görünür hâle gelmekte ve belirli gruplar, toplum nezdinde “günah keçisi” olarak hedef hâline getirilmektedir. Kadınların toplumsal sorunların nedeni olarak konumlandırılması ve marjinal grupların bulaşıcı hastalıkların yayılmasında sorumlu tutulması, yalnızca bireysel önyargıları değil, aynı zamanda yapısal ayrımcılığı da derinleştirmektedir. Bu tür yaklaşımlar, dışlanmayı ve toplumsal kopuşları besleyerek eşitsizliklerin sürekliliğini sağlamaktadır. Bu çalışma, konuyla ilgili kuramsal yaklaşımlar ve önceki çalışmalar ışığında, günah keçisi mekanizmasının cinsiyet ve sağlık alanlarında nasıl işlediğini tartışmayı ve bu mekanizmanın eşitsizliklerin sorumluluğunu başkalarına transfer ederek nasıl meşrulaştırdığını ortaya koymayı amaçlamaktadır.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Eşitsizlik Sosyolojisi |
| Bölüm | Makaleler |
| Yazarlar | |
| Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 11 Kasım 2024 |
| Kabul Tarihi | 23 Haziran 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 11 Sayı: 1 |
Artvin Çoruh Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi
ACUSBD, Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC) ile lisanslanmıştır.