Klasik hadis usulünde isnad tahlili, hadislerin sıhhatini tespitte kabul edilen temel ölçütlerden biridir. Buna göre isnaddaki râvîler “adalet (dinî ve ahlakî olgunluk)” ve “zabt (hadisleri koruyabilme kabiliyeti)” şeklindeki iki temel vasıf ve hadisi birbirlerinden semâ yoluyla almış olmaları anlamındaki “ittisâl” şartı bakımından incelenirler. Râvîlerin “adalet” ve “zabt” açısından incelenmeleri hadis usulü ilimlerinden cerh ve ta‘dîl’in konusudur. Bu ilmin temel faaliyetlerinden biri olan cerh, mezkûr iki vasıf açısından râvîde bulunan kusurları, bazı özel lafızlar kullanarak açığa çıkarmak ve onun hadis rivayetine ehil olmadığını göstermektir. Ta‘dîl ise râvînin yine bu vasıflar açısından yeterli bulunduğunu, bazı özel lafızlar vasıtasıyla ortaya koymak ve onun hadis rivayetine ehil olduğunu göstermektir. Buna ilaveten hadis usulü kaynaklarında ta‘dîlin bir başka türünden daha bahsedilir ki “ta‘dîl gayru sarîh” terimiyle formüle edilmiştir. Bu yöntem kısaca sika/güvenilir bir râvînin, bir başka râvînin hadis rivayetine ehliyetini, özel lafızlar kullanmaksızın, ondan sadece hadis naklederek ortaya koymasıdır. Bu usulün geçerliliği teorik temelde erken dönemlerden itibaren tartışma konusu olmuş, muhaddisler konuyla ilgili farklı kanaatlere varmışlardır. Örneğin Hatîb el-Bağdâdî âdil râvînin, kendisinden hadis aldığı kişinin adaletini bilmiyor olabileceği veya o kimseden başka nedenlerle hadis nakletmiş olabileceği gibi ihtimallerle ta‘dîlin bu türünü kabul etmemiştir. İmam Şâfiî’nin bazı talebelerinin ve bir kısım hadisçinin ise bu tür ta‘dîli geçerli saydıkları nakledilmektedir. Bu görüşte olanlar da aklî bir delil sunarlar. Buna göre bir râvî, hadis aldığı kimsede cerh edilmeyi gerektirecek bir vasıf olduğunu bilseydi bunu mutlaka söylerdi. Aksi takdirde din konusunda insanları aldatmış sayılır ki bu kendisinin âdil oluşuyla bağdaşmaz. Teorik tartışmalar bu şekilde olmakla birlikte hadis kaynaklarına bakıldığında muhaddislerin bu ta‘dîl yöntemini kullandıkları görülmüştür. Bilhassa Buhârî’nin, sadece sahîh hadisleri derlemek gayesiyle te’lîf ettiği eserinde ve ilgili konuları temellendirmek amacıyla bazı râvîlerden hadis nakletmiş olması, onun bu râvîleri âdil kabul ettiğini göstermektedir. Bu noktada Buhârî’nin râvî biyografileri hakkındaki eserlerinde söz konusu kimselerin güvenilirlik durumuyla ilgili görüş belirtmemiş olması önemlidir. Bu tespit, eserini yine sadece sahîh hadisleri derlemek gayesiyle te’lîf eden Müslim için de geçerli görülebilir. Buna ilaveten güvenilir olduklarına dair ikna edici bilgiler bulunmayan veya bazı olumsuz değerlendirmelere konu olan râvîlerden nakledilen rivayetlerin diğer hadis kaynaklarında yer aldığı da görülmektedir. Hadis râvîlerinin güvenilirlik durumuyla ilgili değerlendirmeler ve buna bağlı olarak hadislerin sahîh, hasen veya zayıf şeklindeki taksimi hakkında varılan kanaatler en nihayetinde içtihada dayanır. Dolayısıyla rivayetlerin sıhhat düzeyi bakımından tasnifi hususundaki farklı görüşler, geçmişte var olduğu gibi halen varlığını sürdürmektedir. Bu noktada günümüz hadis araştırmacılarına, hadisleri kabul veya red açısından incelerken ta‘dîl gayru sarîhi dikkate almaları ve râvîlerin ta‘dîli hususunda bu yöntemi içtihatlarını destekleyen bir unsur olarak görmeleri önerilebilir. Bu yöntem kimi zaman haklarında herhangi bir değerlendirme bulunmayan râvîler için kullanılabileceği gibi kimi zaman da esasen bazı münekkitler tarafından güvenilir sayılmakla birlikte diğer bazılarınca zayıf kabul edilen râvîler lehinde sonuç doğurabilecek ve böylece tercihe mesnet teşkil edebilecektir. Dolayısıyla hadis araştırmalarında râvîler hakkında bilgi edinmenin tek yolunun ricâl edebiyatı olmadığı, bu noktada rivâyetü’l-hadîs kitaplarının da râvîlerin güvenilirlik düzeyini belirlemede kaynak olma özelliği taşıdığı ortaya çıkmaktadır. Araştırmada yöntem olarak öncelikle münekkitlerin konuyla ilgili olduğu düşünülen râvîler hakkındaki değerlendirmeleri tespit edilecek daha sonra bu râvîlerden nakledilen örnek hadisler analiz edilecektir.
In classical hadith methodology, isnad analysis is one of the fundamental criteria accepted for determining the authenticity of hadiths. According to this, the narrators in the isnad are examined based on two essential qualities: 'adalah/justness (religious and moral integrity)' and 'dabt (the ability to retain hadiths),' as well as the condition of 'al-ittisal,' meaning they received the hadiths from each other through direct auditory transmission. The examination of narrators in terms of 'adalah' and 'dabt' is the subject of the hadith science discipline known as 'jarh and ta'dil.' One of the main activities of this discipline, jarh, is to expose the defects found in a narrator with respect to the mentioned two qualities, using certain specific terms, and to indicate that they are not qualified to transmit hadiths. Ta'dil, on the other hand, is the process of demonstrating, through specific terms, that a narrator is sufficient in terms of these same qualities and thus qualified to transmit hadiths. Additionally, hadith methodology sources mention another type of ta'dil, formulated with the term 'ta'dil ghayr sariih' (non-explicit ta'dil). This method is briefly the act of a trustworthy (sika) narrator confirming the qualification of another narrator to transmit hadiths simply by narrating from them, without using specific terms. The validity of this method has been a theoretical subject of debate from early periods, with hadith scholars reaching different opinions on the matter. For example, Khatib al-Baghdadi did not accept this type of ta'dil, considering the possibility that an 'adil (upright) narrator may not know the integrity of the person from whom they received hadiths or may have narrated from them for other reasons. However, it is reported that some students of Imam al-Shafi'i and certain hadith scholars considered this type of ta'dil valid. Those who hold this view also present a rational argument: if a narrator knew that the person they received hadith from possessed a quality that required criticism (jarh), they would certainly mention it. Otherwise, they would be seen as deceiving people in religious matters, which is incompatible with their own integrity ('adalah). Although the theoretical discussions are as such, examination of hadith sources reveals that hadith scholars did utilize this ta'dil method. The fact that al-Bukhari included narrations from certain narrators in his work, which he compiled with the aim of gathering only authentic (sahih) hadiths and to substantiate related topics, indicates that he considered these narrators upright ('adil). At this point, it is significant that al-Bukhari did not express opinions regarding the reliability of these individuals in his biographical works on narrators. This observation can also be considered applicable to Muslim, who compiled his work solely with the intention of collecting sahih hadiths. Additionally, it is seen that narrations from narrators for whom there is no persuasive information regarding their trustworthiness, or who were subject to some negative evaluations, are also found in other hadith sources. Evaluations regarding the trustworthiness of hadith narrators, and consequently the classification of hadiths as sahih (authentic), hasan (good), or da'if (weak), ultimately rely on ijtihad (independent reasoning). Therefore, differing opinions on the classification of narrations based on their level of authenticity continue to exist, as they did in the past. At this point, contemporary hadith researchers are advised to take non-explicit ta'dil (ta'dil ghayr sariih) into consideration when examining hadiths in terms of acceptance or rejection, and to view this method as a factor supporting their ijtihad regarding the ta'dil of narrators. This method can sometimes be used for narrators about whom there is no evaluation, as well as, at times, for narrators who are considered reliable by some critics but deemed weak by others, thus providing a basis for preference. Therefore, it becomes apparent that in hadith research, the only way to acquire information about narrators is not solely through biographical literature (rijal). In this regard, hadith compilation books (riwayat al-hadith) also serve as sources for determining the reliability level of narrators. As a research method, first, the evaluations of critics regarding the narrators in question will be identified, followed by an analysis of sample hadiths transmitted from these narrators.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hadis |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 28 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 5 Temmuz 2024 |
Kabul Tarihi | 29 Eylül 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 24 |
Amasya İlahiyat Dergisi-Amasya Theology Journal Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.