Lace is the general name given to fine, net-like weaves that are embroidered into the edge of a fabric or knit independently with any type of yarn. Although it is not possible to determine the beginning date of lace in Anatolia, it has been an important part of the daily occupation and dowry tradition of Turkish women. It is thought that lace passed from Anatolia to Greece in the 12th century and from there to Europe on the way to Italy. In the 16th century, lace which attracted great attention by progressing to become an industry branch in France was transferred to the French Academy dictionary in 1594 and was accepted among other languages. Lace which spread to many parts of the world in the 19th century through immigration or other ways has become a handicraft whose production is decreasing day by day due to reasons such as indifference, active participation of women in business life, different ways of using leisure time, and changing fashion and decoration understanding. Since the second half of the 20th century, a new process has been entered in art and interdisciplinary studies have started to be seen in the field of fine arts. In this process, especially the use of textile materials and techniques has attracted attention. Until this period, lace gained a different meaning as an element of art with a decorative, new understanding that adorned people's clothes or homes. Thus by moving away from the traditional and decorative identity of lace it was ensured that the limits of thought and material patterns in art were overcome. For this purpose, the subject is discussed in this study, with examples from the works of artists from different disciplines and installation works who have succeeded in reconstructing lace using traditional techniques. The study is a descriptive research based on survey model.
Dantel, bir kumaşın kenarına işlenen veya bağımsız olarak her türlü iplikle çeşitli biçimlerde örülen, ince ve ağ görünümlü örgülere verilen genel addır. Anadolu’da dantelin başlangıç tarihini tespit etmek mümkün olmamakla birlikte, Türk kadınının günlük uğraşı ve çeyiz geleneğinin önemli bir parçası olmuştur. Dantelin 12. yüzyılda Anadolu üzerinden Yunanistan’a, oradan da İtalya yoluyla Avrupa’ya geçtiği düşünülmektedir. 16. yüzyılda Fransa’da bir endüstri kolu olma yolunda ilerleyerek büyük ilgi gören dantel, 1594 yılında Fransız Akademi sözlüğüne geçmiş ve diğer diller içinde kabul edilmiştir. 19. yüzyılda göç veya diğer yollarla dünyanın birçok yerine yayılan dantel günümüzde ilgisizlik, kadınların iş hayatına aktif katılımı, boş vakitlerin artık farklı şekillerde değerlendirilmesi, değişen moda ve dekorasyon anlayışı gibi sebeplerle üretimi gün geçtikçe azalan bir el sanatı durumuna gelmiştir. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren sanatta yeni bir sürece girilmiş ve güzel sanatlar alanında disiplinlerarası çalışmalar görülmeye başlanmıştır. Bu süreçte özellikle tekstil malzeme ve tekniklerinin kullanımı dikkat çekmiştir. Bu döneme kadar insanların giysilerini ya da evlerini süsleyen dekoratif danteller, yeni bir anlayışla sanat unsuru olarak farklı bir anlam kazanmıştır. Böylece dantel geleneksel ve dekoratif kimliğinden uzaklaşarak sanatta düşünce ve malzeme kalıplarının sınırlarının aşılmasını sağlanmıştır. Bu amaçla çalışmada geleneksel teknikleri kullanarak danteli yeniden inşa etmeyi başaran farklı disiplinlerdeki sanatçıların eserleri ve enstalasyon çalışmalarından örneklerle konu tartışılmıştır. Çalışma tarama modeline dayalı betimsel bir araştırmadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Güzel Sanatlar Eğitimi |
Bölüm | Derlemeler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mart 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 28 Sayı: 48 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License