In recent years, Arctic Region has been the one of the areas most
affected by global climate change, also known as the North Pole.
The melting of the glaciers in the Arctic Region with the effect
of the climate change has made easier to reach inaccessible
areas. Thus, access to energy resources on the Arctic Ocean
floor has been facilitated and new sea routes have opened.
These opportunities, which emerged with the melting of the
glaciers, increased the geopolitical and geostrategic importance
of the Arctic. In particular, the increase in the economic and
commercial potential of the Arctic has caused the coastal states
to strengthen their sovereignty claims on the Arctic Ocean and
to increase the conflicts between them. The struggle over the
opportunities in the Arctic caused to change of the security
approach of the coastal states. Russia, which has the longest
costline in the Arctic, increased the security measures in order
to protect its national interests on both natural resources and
new sea routes was perceived as a threat by other coastal states.
This caused to the other coastal states come together under the
umbrella of NATO against Russia. This situation resulted in
NATO’s increasing effectiveness in the region as a powerful
and effective actor against Russian militarization as it was in
the Cold War years. In this context, the subject of the study is
to examine whether NATO is effective in preserving peace and
stability against Russia in the Arctic. Within this framework the
study will seek to answer the following question: “Is NATO an
effective actor against Russia with its presence in the Arctic
region in maintaining stability and preventing conflicts?”
Son yıllarda küresel iklim değişikliğinden en fazla etkilenen
alanlardan biri Kuzey Kutbu olarak da bilinen Arktik Bölgesi
olmuştur. İklim değişikliğinin etkisiyle Arktik Bölgesi’ndeki
buzulların erimesi, erişilemeyen alanlara ulaşılmasını kolaylaştırmıştır.
Böylece, Arktik Okyanusu’nun tabanındaki enerji
kaynaklarına erişim kolaylaşmış ve yeni deniz yolları açılmıştır.
Buzulların erimesiyle ortaya çıkan bu fırsatlar, Arktik’in jeopolitik
ve jeostratejik önemini arttırmıştır. Özellikle Arktik’in
ekonomik ve ticari potansiyelinin artması, kıyıdaş devletlerin
Arktik üzerindeki egemenlik iddialarını güçlendirmelerine ve
bu devletler arasındaki anlaşmazlıkların artmasına neden olmuştur.
Arktik’teki fırsatlar üzerindeki bu mücadele ortamı,
kıyıdaş devletlerin güvenlik yaklaşımlarını değiştirmelerine neden
olmuştur. Arktik’te en uzun kıyı şeridine sahip devlet olan
Rusya’nın Arktik’teki hem enerji kaynaklarını hem de yeni deniz
yolları üzerindeki ulusal çıkarlarını korumak amacıyla güvenlik
önlemlerini arttırması, diğer kıyıdaş devletler tarafından
bir tehdit olarak algılanmıştır. Bu da diğer kıyıdaş devletlerin
Rusya’ya karşı NATO çatısı altında biraraya gelmelerine neden
olmuştur. Bu durum Soğuk Savaş yıllarında olduğu gibi
NATO’nun Rusya’nın silahlanması karşısında yeniden güçlü
ve etkili bir aktör olarak bölgedeki etkinliğini arttırması ile
sonuçlanmıştır. Bu bağlamda çalışmanın konusu, NATO’nun
Arktik’te Rusya karşısında barışın ve istikrarın korunmasında
etkili olup olmadığının incelenmesi olarak belirlenmiştir. Bu
kapsamda çalışmada, “NATO, Rusya’ya karşı bölgedeki varlığı
ile istikrarın korunmasında ve çatışmaların önlenmesinde etkili
bir aktör müdür?” sorusuna yanıt aranması amaçlanmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Eylül 2021 |
Kabul Tarihi | 11 Ağustos 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 8 Sayı: 24 |
Akademi Sosyal Bilimler Dergisi Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.