Müzeler 19.yüzyıldan itibaren eğitim kurumu olma işlevi üstlenmişler,
okul dışı öğrenme ortamı olarak daha değerli hale gelmişlerdir. Okulların
öğrenim materyali olarak biriktirmeye başladığı nesnelerin koleksiyon haline
gelmesiyle ortaya çıkan okul müzeleri, zamanla okulun ve eğitim sisteminin
gelişiminin izlenebildiği kurumlara dönüşmüştür. Dersler için malzeme
biriktiren okulların yanı sıra özel bir alana yönelik koleksiyon yapan okullar
da olmuştur. Dolayısıyla okul müzeleri tanımlanırken koleksiyon içerikleri ve
kapsamları konusunda çok çeşitli okul müzelerinden bahsedilmektedir.
Tanımındaki çeşitliliğe rağmen okul müzeleri dünyada pek çok bölgede
öğrencilerin müze deneyimi yaşayabileceği yegâne ortamlardır. Kültür ve Turizm
Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanlığı arasında 2016’da imzalanan eğitim iş
birliği protokolleri ile hem eğitim ve okul müzelerinin yaygınlaşması yolunda,
hem de müze eğitimine olan ilgi ve yaklaşım konusunda adımlar atılmış,
Türkiye’de 19. yüzyılın ikinci yarısında kurulmaya başlayan ve Cumhuriyetin ilk
yıllarında hızla gelişen okul müzeciliği yeniden önem kazanmıştır. Okul ve
eğitim müzelerinde gerçekleştirilecek etkileşimli eğitimlerin, yaparak ve
yaşayarak öğrenmeye dayalı okul eğitimini destekleyeceği açıktır. Bu çalışmada,
kökleri Osmanlı İmparatorluğu’na dayanan okul müzeciliğinin gelişimi, dünya ve
Türkiye örnekleri bağlamında incelenmiş; bu müzeler çeşitlerine göre
sınıflandırılarak, çağdaş müzecilik uygulamalarını kullanacak okul müzelerinin
etkileşimli öğrenmeye katkıları tartışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 25 Temmuz 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 1 Sayı: 2 |