İnsan, müşterek alanlardan kendine özel alanları ayırarak yerleşim yerlerini oluşturur. Ev, insanın oluşturduğu kişisel bir mekân olarak aynı zamanda kendini özdeşleştirdiği alandır. Evin çağdaş sanatta yer bulan imgesi, onun bir nesne olarak özne ile kurduğu ilişki bağlamında üretilmesidir. Bu bağlamda, ev kavramının kullanımı kişisel tarih yazımı ya da toplumsal sorunlara dikkat çekme amacıyla iç içe geçer. Bu araştırmada ev-mekân ilişkisi üzerinden yapıt üreten sanatçıların, öznellikleri ile mekânı kişiselleştirmeleri ve evi bir metafor olarak kullanımları incelenmiştir. Ev kavramının çağdaş sanattaki yansımalarına, felsefi anlamda mekâna getirilen varoluş tanımlamaları ve fenomenolojinin yaklaşımı araştırılarak yer verilmiştir. Çağdaş sanatta kavramsal olarak ev ve bir metafor olarak evin kullanımı, altı farklı sanatçının eserlerinden yola çıkılarak tartışılmıştır. Evin çağdaş sanatta kullanımı sanatçıların kendi hayat deneyimlerinden ve toplumsal sorunlardan beslenmektedir. Bireysel hayatların ve toplumsal sorunların çakıştığı örneklerde ev imgesi kişisel deneyimlere yaslanan otobiyografik izler taşımakta; kavramsal çerçevenin sadece kişisel deneyimden oluştuğu örneklerde ise ev kişinin kendisi ile özdeşleşmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, söylenebilir ki, evin sınırları içerisinde tarif edilen güvenli, huzurlu yaşam algısı en azından 21. yüzyıl için geçerli değildir. Ev, dünyadaki krizlerden, çalkantılardan yalıtık bir mekân sunmaz, tam tersine bu etkilerle ev metalaştıkça dışarıda olanı içeri daha kolay geçiren bir yapıya dönüşür. Tüm bu dışsal gibi görünen toplumsal sorunlar evin içinde farklı boyutlarda yeniden üretilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Resim |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 13 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 4 Temmuz 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 6 Sayı: 1 |