Sınırlar; iç-dış, açık-kapalı, aydınlık-karanlık, kamusal-özel gibi birtakım zıtlıkların birbirine dokunduğu alanlardır. Farklı disiplinlerle ilişkili olan sınırlar, mimarlık disiplininde de makro ölçekten mikro ölçeğe pek çok mekansal ilişkide önemli rol oynamaktadır. Mekan kavramına bakışın hızla değiştiği güncel mimarlık dünyasında sınır kavramının da sürekli bir değişim içinde olması kaçınılmazdır. Bu değişim sonucu sınırların kimi zaman keskinleştirildiği, kimi zaman ise ‘bulanıklaştırıldığı’ tasarımların üretildiği görülmektedir. Bulanıklaşma; fiziksel veya kavramsal biçimde tasarıma yansıtılan, sınırları mekansal ilişkileri güçlendiren eşiklere ve arayüzlere dönüştüren, esnekliği teşvik eden bir yaklaşımdır. Bu çalışmada, sınırların bulanık olma durumlarının mekansal anlamda sundukları potansiyellerin peşine düşmek amaçlanmıştır. Mimarlığın büyük yeniliklerle karşılaştığı 2000 sonrasında yapılmış, farklı açılardan konuya bakmayı sağlayacak çeşitli işlevlerde yapılar çalışma kapsamına alınmış, ‘fiziksel sınırlar’ odağında seçilen yapılarda sınır durumlar kavramlar ve diyagramlar ile analiz edilmiştir. Sınırların analizi sonucu günümüzde temel olarak biçim, hareket, yapı elemanları ve katmanlaşma yoluyla sınırlarla oynandığı ortaya konmuş, bu ögeler ‘yeni(den) sınır ögeleri’ şeklinde bir kavram önerisi altında birleştirilmiştir. Sınır ögelerinin tasarımın bağlamına ve oluşturulmak istenen atmosfere göre sınırlarda bulanıklaşma oluşturacak biçimde kullanımlarının etkileşimleri arttıran, deneyimleri zenginleştiren farklı mekansal açılımlar sunma potansiyelleri olduğu görülmüştür. Mimarlığın ayrılmaz bir parçası olan sınırların sorgulandığı bu çalışmanın mimari tasarım ve sınır ilişkisine eğilen yeni çalışmalar için bir altlık sunacağı düşünülmektedir.
Sınır sınırlarda bulanıklaşma sınır ögeleri iç-dış kamusal-özel
Boundaries are areas where some contrasts such as inside-outside, open-closed, light-dark, public-private touch each other. Boundaries associated with different disciplines and play an important role in many spatial relations from macro scale to micro scale in the discipline of architecture. It is inevitable that the concept of boundary is also in a constant change in the contemporary architectural world where the view of the concept of space is changing rapidly. As a result of this change, it is seen that designs are produced in which the boundaries are sometimes sharpened and sometimes 'blurred'. Blurring is an approach that is reflected in the design in physical or conceptual form, transforms boundaries into thresholds and interfaces that strengthen spatial relationships, and encourages flexibility. In this study, it is aimed to pursue the spatial potentials of blurred boundaries. Buildings with various functions, which were built after 2000, when architecture faced great innovations, were included in the scope of the study, and the boundary situations were analyzed with concepts and diagrams in the buildings selected with the focus of 'physical boundaries'. As a result of the analysis of them, it has been revealed that today the boundaries are played with form, movement, building elements and layering, and these elements are combined under a concept proposal as '(a)new boundary elements'. It has been observed that the use of them in a way that creates blurring of the boundaries according to the context of the design and the atmosphere to be created has the potential to offer different spatial expansions that increase interactions and enrich experiences. It is thought that this study, in which boundaries, which are an integral part of architecture, are questioned, will provide a base for new studies that focus on the relationship between architectural design and boundaries.
Boundary blurring boundaries boundary elements inside-outside public-private
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Mimarlık |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2023 |
Kabul Tarihi | 30 Mart 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 4 Sayı: 2 |