19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başı dünyada
sosyal ve eğitim alanında önemli değişikliklere sahne olmuştur. Dewey ve
Durkheim, farklı kıtalarda eğitim ve okulun rolü ile ilgili benzer görüşleri
savunmuşlardır. Hem bireyselciliğin artması hem de sanayileşmenin üst noktalara
ulaşması ile birlikte bireyin toplumdaki rollerinde değişiklikler meydana
gelmiştir. Bu nedenle toplamsal yaşamda bir bütünlük oluşturabilmek için
okullarda sadece akademik konular yanında hak ve özgürlüklerin eğitimi ile
birlikte değerlerin de yer alması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Dewey (1997),
değerlerin sosyal hayatın bir parçası olduğunu dolayısıyla değerlerin toplum
içinde yaşayarak kazanılacağını belirtir. Değerler toplumdaki bireylerin
birbirleriyle etkileşimi sonucunda oluşur ve birbirleriyle olan iletişimini
belirler. Kısacası davranışın sosyal ve ahlaki yanı aynıdır, arada herhangi bir
fark yoktur. Bu nedenle okul, sosyal
yapı içerinde değerlerin oluşup kazanıldığı yerdir. Okulun en önemli sorumluluğu
bireyleri değer yargıları kazandırarak onları topluma hazırlamaktır. Durkheim
(1961) ise herhangi bir yaşantı olmadan toplumla bir hareket etmek için
gözlemlerine dayanarak değerlerin özümsendiğini savunur. Eğer kişi ahlaklı
olmak istiyorsa kendi çıkarları dışında hareket etmelidir. Kültürlerarası
yaptığı araştırmalarla tanınan Schwartz ise değeri, davranışların ve eylemlerin
açıklanmasında sosyal bir aktör olarak görmektedir. Her insanın hayatta farklı
değerlere sahip olabileceğini söyleyen Schwartz, kimi insanlar için önemli olan
değerlerin bir başkası için önemli olmayacağını belirtmektedir. Değerler
hayatımızda bizim için neyin önemli olduğunu ifade etmektedir. Schwartz,
kültürler arasındaki farkları göz önüne alarak bireysel değerleri 10 grupta
incelemiştir. Bunlar: Güç, başarı, hazcılık (hedonizm), özyönelim, evrensellik,
iyilikseverlik, geleneksellik, uyarılma, uygunluk ve güvenliktir.Öğretmen adaylarının
mesleki değerlerini incelemek amacıyla yapılan bu çalışmada Schwartz'ın
kategorileri kullanılmıştır. Bu araştırmada okulöncesi ve sınıf öğretmeni
adaylarının sahip olduğu mesleki değerler incelenmiştir. Veriler okulöncesi ve
sınıf öğretmenliği bölümlerinde okuyan toplam 60 öğrenciden toplanmıştır.
Araştırmada veriler yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanmıştır.
Görüşme formunun içeriği, değer verme, hoşgörülü, sevgi dolu, adaletli, alçakgönüllü,
güvenilir, empatik, huzurlu, cesaretli ve kararlı olmayı içeren mesleki
değerlerle ilgili örnek olay ve durumlardan oluşmaktadır. Araştırma sonucunda
öğretmen adaylarının mesleki değerlere farklı oranlarda sahip olduğu ortaya
çıkmıştır. Öğretmen adaylarının cesaretli olma, öğrenciye değer verme,
öğrencilere karşı sevgi dolu, hoşgörülü, adaletli olmaları gibi mesleki
değerleri yüksektir. Buna karşın öğretmen adayları empatik olma yönünde herhangi
olumlu bir görüş bildirmemişlerdir.
Öğretmen adaylarının sahip olduğu en yüksek değerler ile Schwartz (1992,
1994)’ın bireysel değerlerine göre eşleşenler evrensellik, uyarılma ve
iyilikseverliktir.
19th and 20th centuries witnessed radical changes in educational and social sciences. Dewey and Durkheim held the similar views regarding the role of school and education. The roles of individuals changed as a result of individualism and industrialism. Hence, scholars started to claim that not only academic subjects but also the values education and the human rights should be in the curriculum. Dewey (1997) believed that values can be acquired through socializing as values are the integral part of the social life. Values occur as a result of the interaction of the individuals. Another place where such values are acquired is school. The most important role of schools is to prepare students through values education. Durkheim (1961) claims that people acquire values through observation to be in synch with the society. If people wish to be moral, they need to act out of their interests whereas Schwartz sees values as an agent to clarify behaviors and actions of the individuals and he believes that people might have different values and these values are relative. Values indicate what we value in our lives. Schwartz categorized values into ten: power, achievement, hedonism, self-esteem,universalism, benevolence, tradition, stimulation, conformity and security. This article tried to delve into the pre-service class and pre-school teachers’ values in terms of Schwarts’ categories. Data was collected through 60 pre-service teachers in Class Education and Pre-school Education Departments. A semi-structured interview on the values of power, achievement, hedonism, self-esteem,universalism, benevolence, tradition, stimulation, conformity and security was held with 60 pre-service teachers. The study yields that pre-service teachers have different values. They have high frequency in being brave, valuing students, showing compassion and tolerance and being fair. On the other hand, they have not positive views about empathy. The values which comply with Schwarts’ categories are universalism, stimulation and benevolence.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Eğitim Üzerine Çalışmalar |
Bölüm | Eğitim Bilimleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2018 |
Gönderilme Tarihi | 3 Eylül 2017 |
Kabul Tarihi | 26 Şubat 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 21 Sayı: 39 |
BAUNSOBED