Batı’da Orta Çağ Hıristiyan dünyasında siyasal toplumun meşruiyeti, ağırlıklı olarak Katolik Kilisesinin öğretisine dayanmaktaydı. Rönesans ve Reform sonrasında Aydınlanma düşünürleri, siyasal toplumun meşruiyetini teolojik izahlara dayandırmamak hususunda kesin kararlılık gösterdi. Bu kararlılık, Orta Çağ Hıristiyan öğretisinin devlet geleneğinden önemli bir kopuşu gösteriyordu. Bu kopuş aynı zamanda siyasal toplumun kuruluşunda meşruiyetin ne olacağı ve devletinin ontolojik açıdan sorgulanması tartışmasına dönüştü. Fransa Devrimi ile siyasal toplumun meşruiyeti ana unsur olarak natio /doğuştan gelen şeye dayandırıldı. Fransa’da kabul edilen ana unsur diğer unsurlarla ittifak ederek evrime uğradı ve en popüler devlet modeli olan nasyonalist model oluştu. Bu çalışmada teorik ve pratik açıdan nasyonalizm ele alınarak, ana unsurun elastiki yapısının getirdiği zengin diyalektiğe dikkat çekildi. Böylece nasyonalizmin, meta ya da üst bir kavram olarak da oluşturabileceği sorunlar, çalışmanın temel problematiği olarak ele alınıp değerlendirilmeye çalışıldı.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mart 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 8 Sayı: 1 |
Yayın için kabul edilen yazıların yayın hakkı ve yayınlanan yazılarında her türlü telif hakları dergiye aittir. Yazara herhangi bir telif hakkı ödenmez.