This article critically examines the “extended mind” hypothesis, which challenges brain-centered views of the mind and emphasizes its emergence through the interaction between body, environment, and cultural tools. Tracing philosophical debates from reductive materialism to functionalism and embodied cognition, the paper argues that mental processes are not confined within the skull but arise from dynamic engagement with bodily and external structures. Developed by philosophers such as David Chalmers and Andy Clark, the theory claims that external tools (e.g., notebooks, computers, symbols) can function as constitutive parts of cognitive systems. Central to this approach is the “parity principle,” which asserts that internal and external cognitive processes should be treated equally if they play the same functional role. The article also addresses critiques of the hypothesis (notably by Adams & Aizawa and Rupert) and explores alternative models such as cognitive integration, cultural integration, and material engagement. It further shows how neuroscientific frameworks like predictive processing and theories of cognitive evolution support the plausibility of extended cognition. Ultimately, the paper defends the idea that the mind is not solely a biological phenomenon but a culturally and environmentally distributed process. The extended mind hypothesis emerges as one of the most innovative and interdisciplinary approaches in contemporary philosophy of mind.
System Philosophy Extended Mind Andy Clark parity principle cultural integration predictive processing
Bu makale, zihni beyin merkezli yaklaşımlardan kurtararak beden, çevre ve kültürel araçlar bağlamında genişleten “yayılmış zihin” hipotezini felsefi bir arka plan ve çağdaş literatür ışığında ele almaktadır. Makale, zihin felsefesi tarihinde indirgemeci materyalizm, işlevselcilik ve bedenli biliş yaklaşımları arasındaki tartışmaları inceleyerek, zihnin yalnızca kafatası içinde değil, bedenin ve çevrenin aktif unsurlarıyla birlikte belirdiğini savunur. David Chalmers, Andy Clark ve diğer filozofların katkılarıyla yaygınlaşan bu teori, düşünsel süreçlerin harici araçlarla (defter, bilgisayar, sembol vs.) eş zamanlı olarak yürütülebileceğini ve bu araçların zihinsel süreçlerin kurucu unsurları olarak kabul edilmesi gerektiğini ileri sürer. Bu bağlamda Clark ve Chalmers’ın denklik ilkesi öne çıkar. Makale ayrıca, bu teze yöneltilen eleştirileri (Adams & Aizawa, Rupert), bilişsel bütünleşme, kültürel entegrasyon ve maddi angajman gibi yeni sentez yaklaşımlarıyla karşılaştırmalı olarak değerlendirir. Son olarak, öngörücü işlemleme (predictive processing) gibi nörobilimsel modellerin ve bilişsel evrim teorilerinin yayılmış zihin hipotezini nasıl desteklediği gösterilir. Böylece zihnin sadece biyolojik değil, çevresel ve kültürel olarak da şekillendiği iddia edilir. Yayılmış zihin hipotezi, analitik felsefenin en yoğun gündemi olan çağdaş zihin felsefesinin en üretken ve çok disiplinli yaklaşımlarından biri olarak öne çıkmaktadır.
: Felsefe Tarihi Yayılmış zihin Andy Clark denklik ilkesi kültürel entegrasyon
Bu çalışmada br etik ihlal bulunmamaktadır
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Sistematik Felsefe (Diğer) |
| Bölüm | Makaleler |
| Yazarlar | |
| Erken Görünüm Tarihi | 30 Ekim 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 4 Mayıs 2025 |
| Kabul Tarihi | 27 Temmuz 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 54 |