Öz
İnsan, var olduğu ilk andan itibaren kendisini ve çevresini değiştirmenin yollarını aramıştır. Bunun için yüzyıllar boyunca işlevi, anlamı ve etkisi değişmekle birlikte, sanata yönelmiştir. Bir başka ifadeyle insanın çevresini değiştirmek için yapmış olduğu dokunuşlar sanat olarak adlandırılmıştır. Mağara duvarlarına çizilen hayvan resimlerinden ve savaş aletleri üzerine resmedilmiş imgelerden bugün üretilen sanat eserlerine kadar tüm üretimler insanın değişim arzusunun bir sonucudur. Bu arzu aynı zamanda insanın çevresinde gördüğü, duyduğu, tattığı, hissettiği her şeye bir değer atfetmesini ve her değerin bir duyguyu harekete geçirmesini beraberinde getirmiştir. Bu noktada estetik kavramından söz etmek mümkündür. Estetik, en genel tanımıyla insanda uyanan güzel duygusunu inceleyen bilim dalıdır. Ancak yapılan çalışmalar bu tanımın eksik olduğunu ortaya koymuştur. Nitekim duyum alanına giren her şey estetiğin konusu olabilmektedir. Söz gelimi güzel ve onunla bağlantılı iyi, hoş, zarif, faydalı vb. çeşitli açılardan estetiğin kapsamına girerken, çirkin ve çirkine çeşitli açılardan yakınlaşan kötü, bayağı, korkunç, iğrenç vb. de estetik açıdan incelenebilmektedir.