Sayın Editör
Bozok Tıp Dergisi 2019;9(1):152-59.'dan ulaşılabilecek olan 'Balın yara iyileşmesi üzerine etkisinin değerlendirilmesi'
isimli çalışmamız (1) ile ilgili ‘Editöre Mektup’ başlıklı yazı için öncelikle çok teşekkür ederiz.
Eleştirileri objektif bir şekilde değerlendirerek cevapladığımızı bilginize arz ederiz. Editöre Mektup başlıklı
yazıya cevaben;
i. Bilimsel çalışmalar doğrultusunda balın, yara iyileşmesi üzerine olumlu etkileri vardır. Üstelik kanıt piramidinin
en tepe noktasında yer alan ve A düzey kanıt olarak değerlendirilen son zamanlarda yapılan bir
meta-analiz çalışmasında (2), vücuttaki fizyopatolojik süreçler nedeni ile en zor iyileşme gösteren diyabetik
ayak yaralarında bile balın yara iyileşme süresini etkili bir şekilde kısalttığı ve ilk bir-iki haftalık kullanım
ile yara alanındaki bakteri oranını azalttığı belirtilmiştir. Bilindiği üzere, çalışmamızda bahsettiğimiz ve yara
tedavisinde kullanılması öngörülen balın belli standartları olan taklit ve tağşiş ürünü olmadığı aşikardır. Nitekim
çalışmada yer alan “prostaglandinler başlığı ve sonuç bölümü” içerisinde suni balın zararlı etkilerine
yer verilmiş olup doğal (saf) bal pansumanlarının kullanılması gerektiği vurgulanmıştır(1). Ülkemizde; Resmi
Gazete’de yayınlanan Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliği’ne göre üretilen balda olması gereken standart özellikler
belirtilmiştir (3). Ayrıca aynı tebliğde, “MADDE 15 – (1) Bu tebliğ kapsamında yer alan ürünlerden Türk Gıda
Kodeksi Yönetmeliğinde belirtilen kurallara uygun olarak numune alınır, ürünlere uluslararası kabul görmüş
analiz metotları uygulanır.” ifadesi göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’de yara iyileşmesi için kullanılması
kabul görülecek olan alternatif (tamamlayıcı) bal belirli labaratuar testlerine tabi tutulmuş olandır.
Elbette kliniklerde yara bakımında her bal kullanılmamalıdır.
ii. “Geleneksel, Tamamlayıcı ve Fonksiyonel Tıp Uygulamaları Daire Başkanlığı” tarafından resmi web sitesinde
belirtilen, sağlık bakanlığına bağlı olan ve ayrıca 26 tane GETAT (Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları)
uygulama merkezi bulunmaktadır (4). Tamamlayıcı tıbbın, modern tıbbın önüne geçmesi beklenemez.
Bu nedenle GETAT uygulama merkezi sayısı nispeten yeterlidir. Ancak yara bakımı ile ilgili olarak bu merkezlerin
sayısının daha da artırılmasını umuyoruz. Türkiye’de apiterapi hakkında yeterli bilimsel araştırmanın
yapılmamasını önemli bir eksiklik olarak görüyoruz. Nitekim çalışmamız da balın tedavide önemi konusuna
vurgu yapılmış olup bu konuda çalışmalar yapılmasına dikkat çekmek istenmiştir.
iii. “Tamamlayıcı tıp” veya “alternatif tıp” yakın anlamda kullanılan kavramlardır. Uluslararası literatürde
bu iki kavram birleştirilerek “Tamamlayıcı alternatif tıp (complementary alternative medicine)” tanımı yapılmıştır
(5). Ülkemizde ise Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği’nde (GTTUY) geleneksel
tıp, tamamlayıcı tıp ve alternatif tıp kavramlarının tanımlanmamış ve aralarındaki farkların vurgulanmamıştır
(6). Geleneksel, tamamlayıcı veya alternatif tıp gibi çeşitli kavramlar kullanılsa da tüm bu yöntemler/uygulamalar
köklü bir geçmişe sahiptir ve zamanında tıbbın kendisi olduğu söylenebilir (7). Yayınımızda ise yapılan
uluslararası kaynakları referans göstererek açıklama yaptığımızı belirtmek isteriz. Yayınımızda belirtilen alternatif
tıp terimi, alternatif-tamamlayıcı-destekleyici tıp terimlerini içermektedir. Bu bakımdan değerlendirilmesi
bizi mutlu edecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Editöre Mektup |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 8 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 10 Sayı: 2 |