Kediler, eski çağlardan beri pek çok şeyin sembolü olmuş,
bazen eski Mısır’da olduğu gibi kutsal sayılıp tapılmış, bazen de Ortaçağ
Hıristiyan dünyasında şeytanla işbirliği halinde olduğu düşünülen kadınlarla
birlikte katledilmiştir. Değişik kültürlerde bakışından rengine, cinsine,
yaşayış şekline kadar kediye çok çeşitli anlamlar yüklenmiştir. Zıt duygular
içeren ikiliğiyle, uyuşukluktan çılgınlığa geçen beklenmedik sıçrayışlarıyla,
kararsız ruh halinin oyunlaştırmalarıyla kedinin gizemli tarafına sürekli dikkat
çekilmiştir. Goya, Manet gibi ressamlar kadınların dişiliğini, özgürlüğünü,
karanlık taraflarını kedi resimleriyle vurgulamaya çalışmışlardır. Türk
edebiyatında kadın ve kedi ilişkisi, bizim bu çalışmada üzerinde duracağımız
Samipaşazade Sezai, Tevfik Fikret, Halit Ziya, Hüseyin Rahmi, Yakup Kadri,
Behçet Necatigil, Nazım Hikmet, Cahit Külebi gibi yazar ve şairlerin dışında
başka sanatçılar tarafından da ele alınmıştır. Kadının kediyle
ilişkilendirildiği eserlerde daha çok vefasızlık, tekinsizlik, hırçınlık gibi
kötücül duygular ön plana çıkarılmıştır.
Kadın ve kedi Yakup Kadri’de kedi benzetmeleri Behçet Necatigil’in “Kadın ve Kedi” oyunu kedi hikâyeleri
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Beşeri Bilimler Sayısı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Mart 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 17 Sayı: 1 |