Özellikle Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin içtihatlarında benimsenen görüşe göre, havale bir ödeme aracıdır. Bir başka deyişle havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleci, bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Kural olarak havale bir ödeme aracı olup, havale belgesinde paranın borç olarak gönderildiğinin belirtilmesi gereklidir. Aksi halde gönderilen havalenin bir borcun ödenmesi amacıyla gönderildiği karine olarak kabul edilmelidir. Borç ödeme belgesi olan havale nedeni ile alacaklı olduğunu davacı ispat etmelidir. Oysa soyut bir ispat karinesi yaratmak yerine, her somut olayda temel ilişkiyi ve TMK m. 6’daki genel ispat kuralını da dikkate almak suretiyle bir değerlendirme yapmak daha hakkaniyete uygun olacaktır. Böylece, havaleyi kullanılabilir (pratik) kılan havalenin “soyut” karakterinden vazgeçmek mümkün değil ise de, havalenin –poliçe ve çekten- farklı olarak bir tedavül senedi olmadığı, hatta dar anlamda kıymetli evrak da sayılmayacağı göz ardı edilmemiş olacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 5 Mayıs 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 1 |