Doğuştan medenî olmak ve topluluk halinde yaşamak insanların getirdikleri en önemli özelliklerindendir.
Cemiyet içerisinde yaşamanın en tabii sonuçlarından birisi de sosyal çevre edinme ve bu çevre ile çeşitli
münasebetler kurmaktır. Bu münasebetler içerisinde hukukî olanlar, önemli ve farklı bir yere sahiptir. Hukukî
münasebetler içerisinde de borç ve alacak ilişkilerinin özel bir yeri vardır. Bir toplumda yaşayan fertlerin zaman
zaman birbirleriyle borç-alacak ilişkisine girmesi hemen hemen kaçınılmaz bir vakıadır. Bir ihtiyacın karşılanması
için girilen bu ilişki, zaman zaman bazı olumsuz sonuçlara neden olabilir. Borç ilişkisinin olumsuz bir netice
vermesinin en önemli sebeplerinden birisi, tevsik ve ispat meselelerindeki aksaklıklardır. Aslında var olan ama
tevsik edilmediği için ispat edilemeyen alacaklar, bir taraftan zayi olma tehlikesiyle karşı karşıya kalırken, diğer
taraftan borçlu ve alacaklı tarafların çeşitli ihtilaflarına sebebiyet verebilir. Bundan dolayı Kur’an, bu önemli konu
üzerinde önemle ve ayrıntılı bir şekilde durarak borç ve alacakların tevsik edilmesinin yollarını göstermiştir.
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2000 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2000 Sayı: 4 |
CUIFD Creative Commons Atıf-Gayriticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.