üretilen ve yemek pişirme amacına hizmet eden işlevsel bir mutfak malzemesidir. Metal kazanlar, Erken Demir Çağı'nın başlamasıyla birlikte yaygınlaşmış; İskit döneminde özel bir konuma sahip olmuştur. Esas olarak benzer bir teknolojik ve sanatsal gelenekle üretilseler de kullanım amaçları ve kendilerine yüklenen anlamlarla doğru orantılı olarak boyut, biçim ve süsleme farklılıkları göstermişlerdir. Konargöçer hayatta yurdun tam merkezinde yer alan ocak ve üstündeki kazan her bir aile için o ailenin sürekliliğinin göstergesiyken hükümdar tarafından düzenlenen ziyafetlerde iktidarın gücünü, yönetilenlerin bağlılık ve aidiyetini pekiştiren bir nesnedir. Cenaze ve kurban törenlerindeki kullanım, kazana inanç dünyası içinde bir kutsiyet kazandırmış; etrafında toplanan insanların kazan aracılığı ile dayanışma ve birlik duygularını yaşamasına aracılık etmiştir. Kazanlar zenginlik ve refaha işaret eden sosyal statü göstergeleri olmuştur. Toplumun büyüklüğünün de bir sembolü olarak algılanan kazanın ters çevrilmesi, devrilmesi ya da kırılıp zarar görmesi herhangi bir maddi nesnenin hasar görmesinden çok daha fazlasını ifade etmiş; düzenin bozulması, bağlı olanların memnuniyetsizliği ve başkaldırısı olarak değerlendirilmiştir. Kazanın ters konumu inanç dünyasından izler de taşımaktadır. Bu çalışmada, arkeolojik buluntular ve yazılı kaynakların verdiği bilgiler doğrultusunda kazan türleri ve tarihi süreklilikte kazana yüklenen sembolik anlamlar ele alınmıştır.
A cauldron is a functional kitchen utensil made of various metals such as iron, copper, and bronze, which are part of the food and drink culture and is used for cooking. Metal cauldrons became widespread with the beginning of the Early Iron Age and held a special place during the Scythian period. Although they were primarily produced using similar technological and artistic traditions, they exhibited differences in size, shape, and decoration in proportion to their intended use and the meanings attributed to them. In nomadic life, the hearth and the cauldron above it, located at the very center of the home, are a symbol of continuity for each family, while at feasts organized by the ruler, they are an object that reinforces the power of the ruler and the loyalty and belonging of those under his rule. Its use in funeral and sacrificial ceremonies has endowed the cauldron with a sacredness within the realm of belief, facilitating the sense of solidarity and unity among the people gathered around it. The overturning, tipping over, or breaking and damaging of the cauldron, which was perceived as a symbol of the size of the community, meant much more than the damage to any material object; it was interpreted as a disruption of order, dissatisfaction among those connected to it, and rebellion. In this study, cauldron types and the symbolic meanings attributed to the cauldron throughout history are examined in light of archaeological data and written sources.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Kültürel çalışmalar (Diğer) |
| Bölüm | Araştırma Makaleleri |
| Yazarlar | |
| Yayımlanma Tarihi | 21 Ekim 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 20 Ağustos 2025 |
| Kabul Tarihi | 10 Ekim 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 9 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License