Kalkınma, insanların yararlandıkları gerçek özgürlüklerin genişletilmesi sürecidir ve temel olarak insanlarla ilgilidir. Merkezine insanı alarak onun temel kapasitelerine ve özgürlüğüne odaklanan insani gelişme yaklaşımı, kalkınma sürecinde önemli bir yer tutar. Neoliberal görüşte ise kalkınmanın içeriği milli gelirde rakamsal bir artışı ifade eder ve odak noktası iktisadi büyümedir. Bu, gelişmekte olan ülkelerin deneyimlerine bakıldığında yetersiz ve işlevsiz kalmaktadır. Ancak bu, milli gelir artışının önemini veya iktisadi büyümeyi reddetmek anlamına gelmez. Gerekli olan, böylesi bir büyümenin kalitesinin büyümenin miktarı kadar önemli olduğunun anlaşılmasıdır. Bilinçli bir kamu politikasıyla iktisadi büyümenin insanların yaşam kalitesini artırması gerekir. Dolayısıyla sürdürülebilir bir kalkınma anlayışı için, başta eğitim ve sağlık olmak üzere -geliri de dışlamadan- insanların temel kapasitelerine odaklanan ve insani özgürlükleri ön planda tutan bir anlayışın benimsenmesi şarttır. Ancak bu şekilde, insan refahını tam anlamıyla anlayabilmek mümkün olabilir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Nisan 2017 |
Gönderilme Tarihi | 10 Kasım 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 26 Sayı: 1 |