t
Geride bıraktığımız yüzyılın sonlarında özellikle şehirleşme ve sanayileşme süreçlerinde doğal kaynakların denetimsiz kullanımı ve
tüketimi, dünya gündemine yeni bir yaklaşım olarak sürdürülebilir kalkınma kavramını getirmiştir. Sürdürülebilir kalkınma, doğal
kaynakların korunmasını ve sürdürülebilir kullanımını esas alarak sosyo-ekonomik gelişmeyi hedefleyen bir kalkınma sürecidir. Günümüz
nesillerinin ihtiyaçlarının, gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasına engel olmayacak şekilde gerçekleştirilmesi olarak tanımlanan
sürdürülebilir kalkınmanın en önemli bileşenlerinden birisi, biyolojik çeşitliliktir. Herhangi bir bölgedeki ekosistem, tür ve gen çeşitliliğini
ifade eden biyoçeşitlilik, yeryüzünde canlılığın ve insanlığın gönenci için elzem olan yaşam destek sisteminin ana unsurunu
oluşturmaktadır. Türkiye, iklim ve toprak özellikleri bakımından farklılıklar gösteren coğrafi bölgelere sahip olması, Asya ve Avrupa
kıtalarının kesişme noktasında bulunması ve üç önemli fitocoğrafik bölgeyi barındırması nedeniyle özellikle bitki çeşitliliği bakımından
dünyada çok önemli bir yere sahiptir. Türkiye florasında dokuz binin üzerinde bitki türünün bulunduğu ve bunların 1/3’ünün endemik
olduğu bilinmektedir. Sahip olduğumuz bu yüksek biyoçeşitlilik düzeyi, ülkemize bir taraftan önemli imkânlar sunarken, diğer taraftan da
büyük sorumluluklar yüklemektedir. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de; hızlı nüfus artışı ile kentleşme ve sanayileşmeye paralel
olarak doğal kaynak tahribatı çarpıcı boyutlara ulaşmıştır. Sürdürülebilir kalkınma yaklaşımının özünde, doğal kaynakların, ekonomik
gelişmenin kaynağı ve sınırı olduğu düşüncesi yer almaktadır. Sahip olduğumuz biyolojik çeşitliliği korumak, sürdürülebilir kullanımını
sağlamak ve bu zenginliği ekonomik çıkarlara dönüştürebilmek için, ulusal düzeyde sürdürülebilir kalkınma politikalarının geliştirilmesi
ve uygulanması gerekmektedir.
At the end of the past century, especially in urbanization and industrialization processes, uncontrolled use and consumption of natural resources has brought sustainable development concept as a new approach to world agenda. Based on protection and sustainable use of natural resources, sustainable development is the process of development aimed at socio-economic development. One of the most important components of sustainable development, which is defined as to be carried out in a way that needs for today's generations wouldn`t be an obstacle for future generations, is biological diversity. Biodiversity, expressed the diversity of ecosystem, specie and gene of any district, creates the essential constituent of life-support system which is necessary for the future of life on earth and humanity. Turkey, due to having geographic regions that vary in terms of climate and soil properties, being located at the crossroads of Asia and Europe continents and having three major phytogeographical region, has a very important place in the world, especially in terms of plant diversity. It is known that there are over 9000 plant species in Turkey flora and about 1/3 of them are endemic. While this high level of biodiversity that we have offers significant opportunities, on the other hand charges large responsibility to our country. In Turkey, as all over the world, destruction of natural resources has reached dramatic proportions depending on rapid population growth, urbanization and industrialization. Sustainable development approach has a idea that natural resources are the source of economic development. To protect and ensure sustainable using of the biodiversity that we have, and turn this richness into economic interests, development and implementation of sustainable development policies is required at the national level
Other ID | JA95FP86KY |
---|---|
Journal Section | Collection |
Authors | |
Publication Date | July 1, 2012 |
Published in Issue | Year 2012 Year: 2012 Issue: 2 |