Peygamberler, gönderildikleri toplumlara Allah’ın mesajını iletirken bu mesajı Allah’tan aldıklarına yönelik birtakım deliller sunmuştur. İnsanları kendisine mukabele etmekten aciz bırakan bu delillere mu‘cize denilir. Kur’ân, Allah tarafından indirilmiş bir kitap olduğu konusunda şüphesi olanlara meydan okumuştur. Kur’ân’ın bu meydan okuyuşuna karşı Arap edipleri herhangi bir muarazaya yeltenememişlerdir. Kur’an’ın bu mu‘cîz yönünün ne olduğu konusu, âlimler tarafından ele alınmış ve farklı görüşler serdedilmiştir. Ulemanın çoğunluğuna göre Kur’ân, retorik itibariyle bizatihi mu‘cîz bir kelamdır. Ancak başta Nazzâm ve Murtazâ olmak üzere bazı âlimler, Kur’ân’ın bu konudaki i‘câz önünün sarfe olduğunu iddia etmişlerdir. Bu makale, Murtazâ’nın sarfe –Allah, engellememiş olsaydı Araplar Kur’an’ın bir benzerini oluşturabileceklerdi- iddiasını incelemektedir
While transmitting the message of God to the community Prophets has provided some evidences to show that they were sent from God. This evidence that unable people to respond is called miracle. It is emphasized that the Qur’an is a book that is sent by God and that those who have doubts about this are challenged for bringing in a similar. The Arab Poets had not challenged against the Qur’an’s confrontation. The question that what is this miraculous aspect of the Qur'an is discussed by scholars and they put forth different opinions. According to the majority of the scholars Qur'an is a miracle as its rhetorical structure. But some scholars first Nazzâm and Mortaza, have argued that the miraculous aspect of the Qur'an is Sarfe. This article examines Mortaza's Sarfe –if God had not blocked the Arabs, they could produce something similar to Qur'an
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Sayı: 17 |
Dicle University
Journal of Social Sciences Institute (DUSBED)