Kapitalizmin neoliberal döneminde, özellikle de Soğuk Savaş sonrasında, hakim bir haklar paradigması statüsüne kavuşan insan hakları söyleminin meşruiyet zemini, neoliberalizmin mağduru olan kitlelerce sorgulanır hale geldi. Peki, günümüzde insan hakları söylemi ve mücadelesi neoliberalizme karşı toplumsal hareketlerin özgürleştirici eğilimleri bağlamında sosyalist stratejilerin bir bileşeni olarak yeniden tanımlanabilir mi? Bu çalışma, insan haklarının, kapitalizmin ideolojik hegemonyası altında şekillenmiş ve ona yüklenmiş anlamlarının dışında ve ötesinde ufku kapitalizmle sınırlanmamış bir toplum projesinin parçası olmasının olanakları üzerine bir tartışma yürütmektedir. Bu bağlamda Marx’ın Yahudi Sorunu’nda ele aldığı biçimiyle marksizmin klasik insan haklarına dair temel yaklaşımından Bağımlılık Okulu’nun katkıları başta olmak üzere Marx sonrası marksizm içi tartışmaların eleştirel katkılarına dek geniş bir literatürden yararlanılmıştır. Neoliberalizmin meşruiyet krizi, her zamankinden daha fazla, alternatif bir toplum projesinin ortaya çıkmasının olanaklarını zorlarken, insan haklarının kapitalist hegemonyanın karşısında bir karşı-hegemonya tesisi için olanaklarının ve açmazlarının ortaya konulması elzemdir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 21 Sayı: 82 |