Tarih boyunca hayatın yansıdığı bir ayna olarak edebiyat, her zaman, içinde yaşanılan dönemi yani “hayat”ı anlatabilmek için onun üstünde şekillendiği geçmişi irdelemek ve bu hayatın beraberce içinde yaşanıldığı toplumu da yarınlara taşıyabilmek için geleceği hayal etmek/kurmak durumunda kalmıştır. Temelde bir
hayal mahsulü sayılan edebiyat eserleri, onları meydana getiren şair ve yazarların dünya görüşü ve sanatçı duyarlıkları doğrultusunda, bu “hayal etme”nin dozu ve
yönü ayarlanarak / belirlenerek adına romantik, klasik, fantastik, realist, natüralist, modernist, postmodernist, ütopik, distopik vb. denilen türler olarak karşımıza
çıkmışlardır. Modernizmin, her alanda kendini hissettirdiği 20. Yüzyılın başları, bütün dünya edebiyatları için yeni bir gerçeklik algısının hâkim olduğu bir dönemdir. Siyasi açıdan bu yeni gerçekliğin adı, imparatorluklar sonrası benimsenen “ulus-devlet” modelidir. Bu modele göre, devletler kendilerine, kendi milli değerlerine ve köklerine dayanan yeni birer “ulusal kimlik” inşa edeceklerdir. Böylelikle devletler, artık, imparatorluk dönemlerindeki gibi hanedan adları ya da başka bir
siyasi adla değil kendi milletlerinin adlarıyla anılacaklardır. Bu dönemde, gerçekçi bir tutuma sahip yazar ve şairler, bütün dünya devletleri için izlenilen bir yol olan
bu “ulus devlet inşa süreci”ne sanatlarıyla katkı sağlamışlardır. Çerçevesi çizilen bu rolü, 20. Yüzyıl Türk edebiyatının hemen başlarından itibaren kendisine temel
amaç olarak benimseyen edebiyatçıların başında Ömer Seyfettin gelmektedir. Asker bir babanın asker bir oğlu olan Ömer Seyfettin, şiirle başladığı fakat sonradan
öykü üzerinde karar kıldığı edebiyatın diğer türlerinde de eser vermiştir. Keskin dimağı ve üretken kalemi sayesinde otuz altı yıllık ömrünün yirmi yıllık yazı hayatına, günümüze kadar okunup tartışılan, istifade edilen geniş bir külliyat sığdırmıştır. Bu yazıda, gerçekçi bir yazar olarak Ömer Seyfettin’in söz konusu ulusal kimliğin inşası için geçmiş kadar şimdi’ye ve geleceğe de bakılması gerektiğini vurguladığı öyküleri ele alınmıştır. Söz konusu öyküler, İnci Enginün’ün yazarın öykücülüğüne dair tespit ettiği dört temel özelikten birisi olan “Yirminci yüzyılda yaşama şuuru”yla birlikte bu şuurun bir gereği olan “gelecek vizyonu” açısından incelenmiştir. Bu kapsamda yazarın ilk öyküsü, “At” ile“Çanakkale’den Sonra”, “Kaç Yerinden?” “Velinimet” ve “Terakki” adlı öykülerinde 20. Yüzyılın gerçeklerine bakışı ve geleceğe yaptığı vurgu üzerinde durulmuştur.
Türk hikâyeciliği Ömer Seyfettin Gerçekçi Edebiyat Ulusal Kimlik İnşası
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Alan Eğitimleri |
Bölüm | Eğitim ve Toplum Sayı 25 |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Nisan 2020 |
Gönderilme Tarihi | 3 Ocak 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 9 Sayı: 25 |
Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler alanında Türkçe makale yayınlamaktadır. Dergi basılı olarak Türkiye ve yurt dışındaki kütüphanelere ulaşmakta, elektronik nüshası ise pek çok index tarafından taranmaktadır.