Objective: Mid-term results after treatment of talar osteochondral lesions with arthroscopic microfracture. Materials and Methods: This study includes 10 patients with osteochonral lesion of talus treated surgically with microfracture technique. Mean time between the initial complaint and surgery was 10.7 months. Previously, conservative treatment has been used in eight patients. Lesions were rigth ankle in six patients and left ankle in four patient in posteromedial side of talus. According to Berndt and Harty radiological classification, lesions were evaluated as stage II in 4, stage III in 5 and stage IV in 1 patient. Debridement and microfracture were applied in patients with stage II and stage III lesions, and curetage and microfracture were applied after fragman removed in patient with stage IV lesion. Ankle excercises were showed and weigt bearing not permitted for six weeks. Results: Clinical results were evaluated according to Berndt and Harty classification. Clinical results were good and excellent in all of four patients with stage II lesions. For five patients with stage III lesions, results were evaluated as good and excellent in three and moderate in two patients. One patient with stage IV, bad result was established. Time between the initial complaints and surgery were short in all patients with good results. Conclusion: If conservative treatment failed in patients with stage II and stage III osteochondral lesions of talus, early microfracture application is an efficient and successfull treatment options to cause lower morbidity rate because of minimal invazive surgery and to allow early return of daily activities.
Amaç: Talusun osteokondral lezyonlarının artroskopik mikrokırık ile tedavisi sonrası orta dönem sonuçları değerlendirildi. Gereç ve Yöntemler: Talus osteokondral lezyonu tanısıyla mikrokırık tekniği kullanılarak cerrahi tedavi uygulanan 10 hasta çalışmaya alındı. Şikayetlerin başlangıcı ile ameliyat arasında geçen süre ortalama 10.7 ay idi. Sekiz hastaya önceden konservatif tedavi yapılmıştı. Lezyonlar altı hastanın sağ, dört hastanın sol ayak bileğinde talusun postero-medialinde yerleşmişti. Lezyonlar, Berndt ve Harty'nin radyolojik sınıflamasına göre 4 hastada evre II, 5 hastada evre III ve 1 hastada evre IV olarak değerlendirildi. Evre II ve evre III lezyonu olan hastalara debridman ile birlikte mikrokırık, evre IV lezyonu olan olguda ise fragmanın çıkarılması sonrası küretaj ve mikrokırık cerrahisi uygulandı. Mikrokırık cerrahisi uygulanan tüm hastalara ayak bileği egzersizleri gösterilerek altı hafta boyunca yük verdirilmedi. Bulgular: Klinik sonuçlar Berndt ve Harty'nin kriterlerine göre değerlendirildi. Evre II olan dört hastanın tümünde klinik sonuçlar iyi ve mükemmeldi. Evre III olan beş hastanın üçü iyi ve mükemmel, ikisi orta sonuç olarak değerlendirildi. Evre IV olan bir hastada ise kötü sonuç saptandı. İyi sonuçlanan hastaların hepsinde şikayetlerin başlama zamanı ve cerrahi zamanı arasındaki sürenin kısa olduğu görüldü. Sonuç: Konservatif tedavisi başarısızlıkla sonuçlanan Evre II ve III talus osteokondral lezyonlu hastalara erkenden yapılan mikrokırık yönteminin; minimal invaziv bir cerrahi olarak daha az morbiditeye yol açan, günlük aktivitelere erken geri dönüş sağlayan, etkili ve başarılı bir tedavi seçeneği olduğu sonucuna varıldı.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2009 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Cilt: 14 Sayı: 3 |