Heidegger is one of the most influential thinkers of the twentieth century and his thought has a dual aspect that can be called as destructive and constructive. He has criticized the mode of thinking and the conception of being of the modern mentality radically in a level that any philosopher did not do before him. Therefore to pay attention to Heidegger is extremely important in order to grasp to own tissues of the Western metaphysical tradition. In addition, Heidegger primarily is trying to display unrecognized defects of way of understanding gliding through two thousand years of the history of philosophy, in the formation of the modern mentality. In order to better grasp his thought calling to real confrontation of the pure being, it is necessary to understand the destruction of underlying illusions. However, his 'still not-thinking' criticism directed to the tradition of Western metaphysics, presents an interesting context for the history of Islamic thought. Although being irreducible to each other, Western and Islamic civilizations that have basically different characteristics and their own courses, are unaware of each other and not isolated. Radical critiques of Heidegger are helpful to produce important and interesting questions for the Islamic geography attempting westernization in last centuries. Why has not Islamic civilization produced modern science and technology? Do not Westernization efforts mean to repeat the mistakes of an exhausted philosophical tradition?
Heidegger History of İslamic thought destruction metaphysics being unity of being distinction of being and essence
Yirminci yüzyılın en etkili düşünürlerinden biri olan Heidegger’in düşüncesi, ilki yıkıcı ve diğeri yapıcı olarak adlandırabileceğimiz, ikili bir görünüm sunmaktadır. Modern zihniyetin ‘düşünme’ biçimi ve ‘varlık’ tasavvurunu, kendisinden önce hiçbir filozofun yapmadığı düzeyde, kökten bir eleştiriye tabi tutan Heidegger’e kulak vermek, bu nedenle, Batı metafizik geleneğinin öz dokularını kavramak açısından son derece önemlidir. Bunun yanında Heidegger, öncelikle, modern zihniyetin oluşumunda, iki bin yıllık felsefe tarihi içinden süzülerek gelen kavrayış tarzının, fark edilememiş kusurlarını göz önüne sermeye çalışmaktadır. Onun, saf varlık ile gerçek bir yüzleşmeye çağıran düşüncesini daha iyi kavramak için, temelde yer alan yanılsamalara yönelik bozumunu destruktion iyi anlamak şarttır. Bununla birlikte, Batı metafizik geleneğine yöneltilmiş olan ‘hâlâ düşünmemek’ eleştirisi, İslam düşünce tarihi açısından da ilginç bir bağlam teşkil etmektedir. Zira temelde farklı özelliklere sahip ve kendine özgü mecraları izleyen Batı ve İslam uygarlıkları, her ne kadar birbirlerine indirgenemez ise de, birbirlerinden habersiz ve izole değildir. Özellikle son yüzyıllarda, Batı kültürü ve teknolojik üstünlüğü karşısında, batılılaşma çabası içine giren İslam coğrafyası için, Heidegger’in radikal eleştirileri, önemli ve dikkat çekici sorular üretmemize yardım etmektedir. İslam uygarlığı, modern bilim ve teknolojiyi niçin üretememiştir? Batılılaşma çabaları, tükenmiş bir felsefî geleneğin hatalarını tekrarlamak anlamına gelmez mi?
Heidegger İslam düşünce tarihi yapıbozum metafizik varlık vahdet-i vücud varlık-mahiyet ayrımı
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Sayı: 14 |
Dergimiz 2024 yılından itibaren ikisi olağan biri dosya konulu özel sayı olmak üzere 3 sayı olarak, Mayıs (olağan sayı) Eylül (özel sayı) ve Aralık (olağan sayı) aylarında yayınlanacaktır.
2024 yılı özel sayımız ve Aralık ayındaki olağan sayımız için makale kabulü tamamlanmıştır.
Özel sayılarımızda yalnızca dosya kapsamında yer alan makalelere yer verilecektir. Makalenizi gönderirken hangi sayıda değerlendirilmesini istediğinizi bir notla bildirmeniz karışıklıkları önleyecektir.
İlginiz için teşekkür ederiz.