Bir toplumun hayat karşısındaki tutumu, o toplumun meseleleri ele alış tarzını yansıtması yönüyle önem arz etmektedir. Bu yönüyle, insanoğlunun ortaya koymuş olduğu eylemleri, içinde var olduğu toplumsal ilişkiler ağından bağımsız düşünmek mümkün değildir. Bu durumun en açık örneklemlerinin izlerini, sözlü gelenekteki edebi ürünlerde görebiliriz. Bu anlatmalarda, bireyden ziyade toplumun algı düzeyinin ve de bir yönüyle bilişsel zekâ düzeyinin izlerini takip etmek mümkündür. Nasreddin Hoca fıkraları bu kapsamda değerlendirildiğinde, bir toplumun hayata dönük meseleleri ele alış biçimini, yöntem ve tekniğinin izlerini bu fıkralarda bulabiliriz. Bu fıkralara konu olan meseleler ve fıkralardaki çözümlemeler aynı zamanda o toplumun dünya tasavvurunu, eşyaya hâkim olma biçimini, hayat karşısındaki tutumunu göstermesi açısından da büyük bir öneme sahiptir. Nasreddin Hoca fıkralarının geneli incelendiğinde görülecektir ki, bu fıkralar, içinde yüksek bir estetik ve sanat ve de aynı zamanda sosyo-psikolojik gerçekleri barındırmaktadır. Özellikle karşı muhatabı kırmadan ve belli bir hoş görü atmosferi içerisinde, kendi sorunu hakkında ona bir gerçeği, hem de sanatsal ve estetik bir form içerisinde sunmak o toplumun sosyal meseleleri ele alırken nasıl bir teknik ve metot geliştirdiğini açığa vurması açısından önem arz etmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 20 |
Açık Erişim Politikası