Spatial is related to multi-dimensionality in nature. Spatial sound is perceived in three dimensions in relationship with the source location. Thus, spatial sound perception provides the location of sound source. In other words, this capability of localizing sound in space is often referred to as spatial sound. In music technology, spatial sound, which is introduced to the listener through various techniques such as mono, stereo, quadro, ambio, surround etc., is in the domain of spatial audio studies. Hundreds of years ago, when there was no concept of music technology yet, spatial sound was practiced by a number of classical music composers. Giovanni Gabrieli, in the 16th century, splits the choir in two groups named "cori spezzati" similar to the stereo technique. The Baroque period composer Vivaldi’s “per eco in lontano” can be regarded as the first spatial sound performance with echo technique on a concert hall. In the history of classical music, Classical period composers Haydn and Mozart, Romantic period composers Berlioz and Mahler, and 20th century composers Ives and Stockhausen have composed some pieces which can also be considered as spatial sound performances. In this study, the relationship between classical music composers above and their performances connected with spatial sound will be discussed, examining the original parts of their music and establishing a connection with between their performances and dimensionality. The result of this study points out that some classical music composers can consciously raise awareness in the audience by presenting spatial sounds in their music.
Seste boyutsallık algıda şekillenen bir bileşen, bir oluşumdur. Ses kaynağı nerede olursa olsun, iki kulağın aralarındaki yüz engelli mesafesi ve buna bağlı olarak ortaya çıkan işitmedeki zamansal gecikme algıda boyutsallığı yaratır ve boyutsal algılama, insanda ses kaynağı konumunun tespitini sağlar. Seste boyutsal algılamanın günümüz müzik endüstrisinde bilinen karşılığı genelde teknolojiktir. Kaydedilen müzik mono’dan surround’a kadar çeşitli teknolojik yöntemlerle işlemden geçirilerek tüketiciye sunulur. Ses kayıt tarihinde bu süreç mono ile başlayarak günümüzde atmos’a kadar ulaşmıştır. Oysa doğal bir oluşum olan sesteki boyutsallığın bugün herkes tarafından yukarıdaki terimlerle aranan teknolojik halleri, bundan yüzlerce yıl önce batı müziği bağdarlarının bir kısmı tarafından dinleyiciye zaten sunulmaktaydı. 16. yüzyılda Giovanni Gabrieli’nin koroyu ikiye bölerek “cori spezzati” tekniğiyle sunduğu yaratılarında stereo tekniği yatmaktadır. Barok dönemde Vivaldi “per eco in lontano (uzaktaki yankı)” adlı Konçertosuyla ilk surround seslendirme örneklerini sunmuştur. Klasik dönemde Haydn ve Mozart, Romantik dönemde Berlioz ve sonraki dönemlerde Ives ve Stockhousen, henüz ortada kayıt kavramı bile yokken dinleyicilere seslendirmede boyutsallığı niteler yaratılar bağdamışlardır. Bu çalışmada, yukarıda sözü edilen bağdarlarla birlikte batı müziği yaratılarında boyutsallığı işleyen diğer bağdar ve yaratıları araştırılmış, elde edilen verilerle imkanlar çerçevesinde bağdarların orijinal partitürleri incelenmiş ve kısaca, müzik teorileri kapsamında boyutsal yaratı olma özelliği taşıyan müzikler analiz edilerek seslendirme örnekleri sunulmuştur. Her ne kadar bu türden yaratılar kendi içlerinde çeşitli nedenlerle açıklanabilir olsalar da yaratıların seslendirimleri incelendiğinde insandaki boyutsal algılama kaygısını ortaya çıkarabilen niteliklerinin de olduğu ortadadır.
Müzik Teknolojisi Boyutsal Ses Klasik Müzik Müzik Performansı
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2020 |
Kabul Tarihi | 27 Ocak 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |
IBAD Sosyal Bilimler Dergisi / IBAD Journal of Social Sciences