Ben Ankara
Hacıbayram doğumluyum. Dedem, anneannem, Ankaralıların deyişiyle “Angara’nın
yirlileri.” Çocukluğum ve gençliğim Hacıbayram, İsmetpaşa, Ulus, Anafartalar ve
Bentderesi’nde geçti. O tarihlerde yaşadıklarımın, duyduklarımın bence en
önemlilerini özetleyerek aktarmak istiyorum.
1940’ların, 1950’lerin
Hacıbayram’ının bugünkü Hacıbayram ile uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını
belirtmem gerekir. O yıllarda İç Anadolu’da büyük taraftar bulmuş Pilavoğlu
Tarikatı’nın kurucu önderi Kemal Pilavoğlu, Hacıbayram’da cami hocaları ve
cemaatin çoğunluğu tarafından eleştirilip susturulmuş, inananlar içine nifak
sokuyorsun, ayrımcılık yapıyorsun diye mahalleden kovulmuştu. Yeri gelmişken
bir durumu biraz daha açıklamam gerekir: Biz çocuklar, türbe duvarını kale
olarak alır, önünde top oynardık. Topumuz sürekli türbe duvarına çarpardı. Ancak
ne yetkililerden biri ne de cami görevlileri bizi ne kovar ne de azarlardı.
Sonradan duyduğuma göre, Hacıbayram Veli rüyalarına girer; “Çocuklara
dokunmayın, onları kırmayın” dermiş. Cemaat, çevreyle kaynaşarak yaşıyordu.
Kendi ilke ve inançlarına dayanarak bir otorite kurma hâli kesinlikle söz
konusu değildi. Mütedeyyin kitle mahalleliyle dostça yaşıyordu. Hacıbayram’da
sakin, asude fakat orta halli bir yaşam en belirgin özellik idi. Şimdi bir
karşılaştırma yapmak için söyleyeyim, bir tane dini kitapçı vardı: Muhsin Amca. Oysa bugün Hacıbayram’da
40 dolayında dinî kitap satan dükkân var. Her birinden ilahi, dua ya da vaaz
sesleri birbirine karışmış vaziyette yükseliyor.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ocak 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 5 Sayı: 11 |